Olaysız Dağılalım - Burcu Özcan (Tiyatro Sanatçısı)

Olaysız Dağılalım - Burcu Özcan (Tiyatro Sanatçısı)

A+ A-

Oldum olası sevmem özel günleri, ne bayramları, ne özel gün kutlamalarını ne de yıldönümlerini. Pek bir zorlama pek bir samimiyetsiz gelir bana.

Bir tek yeni bir yıla girmek "yeni " kavramı beni ilgilendirdi hep. Bir de o rakamların bana verdiği his. Tabii numeroloji, sayı sekansları bilmem ben, zaten eskiden de yoktu bunlar. Ben yine de sayılara anlam yükleyen arsız bir ruhtum. 1997’yi hiç sevmemiştim mesela. Tuhaf birçok radikal değişimim de o zamanda olmuştu.

Yeni bir yıl, yeni hayaller, beklentiler, öğretiler, tanışıklıklar, sevgiler, hırslar, hatalar, yeni girişimler vs...

Sunu düşünüyorum hep; bende mi bir tuhaflık var acaba?. İnsanların çoğu sonsuz bir heves ve heyecanla o gece için, tüm gösterişli maharetlerini ortaya koyarak her türlü hazırlığa girişiyorlar. Saçlar, kıyafetler, takılar, gönül alma niyetli hediyeler bile artık bir statü göstergesi olmuş. Bense gayet gelişine göre bekliyorum her yılı. Saat 00.00 olunca bir kıyamet kopuyor, çok değil takriben bir dakika sonra sonsuz bir anlamsızlığın, içine yuvarlanıyorsun =))

Daha aklımın erdiği ilk yılbaşı gecesi bunu anlamıştım. Öyle bir hazırlık vardı ki evde; sanki o saat geldiğinde, her şey çizgi filmlerdeki gibi renkli bir şeye dönüşecekti, tüm kırgınlıklar bitecek, tüm sıkıntılar gidecekti. O gece sanmıştım ki dünya Jetgillerin dünyası gibi bir yer olacaktı yahut şekerden evlere dönüşecekti bütün evler.

00.00 oldu saat ve saçmanın tam göbeğine düştük. Daha saçma olanı ise, beklediğim hiçbir değişikliğin olmaması durumunda, benim dehşete düşmem ve büyüklerin eğlencelerine devam etmesiydi.

Büyük bir hayal kırıklığıydı! Gözlerimi kapatmıştım, kafamda  yılbaşı hunisi, elimde süslü düdük ve gözümü açtığımda tek hatırladığım yüzümde dakikalarca kilitli kalan gülümseyişim ve çevreme attığım yarı ağlamaklı anlamsız ve hiç sevilmeyen bakışlarım... İşte o gün bugündür çok büyük tutku, arzu ve hırslarla girmiyorum yeni sayılı yeni yıla. O yılın sayısına ısındıysam ne ala ısınmadıysam ne fayda =)

Hiç noktasından başlamayı öğütler her yeni yıl bana. Hiç noktasından başlama cesaretini. İşte böyle.

Sevmem yani zorlama organizasyonları... Ertesi gün eşekten düşmüşe dönmeler falan. Anlam veremediğim bir ölüm sessizliği, yoğun alkol kokusuna karışmış. Kimse de bir şey anlamamış =)))) Komik yahu! Al sana absürt sahne ve an!

Geçelim bunları…10- 9-8- 7- 6- 5- 4 -3- 2-1 bommmmmm! Şimdilerde sözde çok garantili, yeni bir yıl ertesi geliyor aklıma! Yeni yıllara, kutlamalara, pırıltılara yeniden inandığım kısa süreli dalgınlığın ertesi, iki bavulluk bir ömür biçtiğim hikâyem. Farkında olmadan, hesapsızca kurduğum hayaller... Yine iki bavullukmuş. İki bavulluk sevinçler, aşklar, tutkular, hatalar, şanslar ve hayal kırıklıkları... Salt iki bavul! Ne sandın insan? Her eve dönüş, her şeyi en fazla iki bavula tıkıştırıp çekip gitmekten öte nedir ki diye bana öğreten o yıl. Bir ömürlük yüküne eklediğin yeni yüklerinle koyulursun  yola, yeni bir yıla. "Yoldur önemli olan " demiş üstat! Öyle, yoldur önemli olan, varacağın duraklardan öte! Her yol ve her yıl bir ömür daha büyütür ruhunu, bilmezsin. Çünkü o sırada yakınıyorsundur bu göçebelikten. Ne yolun hazzını duyuyorsundur, ne kendi şarkını işitiyorsundur o zaman. Sonra yol çok bilindik bir yola çıkar. Ardından uzun bir süre sessiz kalırsın, aktivitesiz, beynin bile sessiz. Bir yılbaşında da eyleme geçersin ki eylemdir asıl olan. Odur en karanlık yılı aydınlığa vardıran. Gerisi hikâye!

Bu arada girdik mi yeni yıla? Olaysız dağılalım.

 

 


Kaynakça

pixabay

27-12-2022
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir