Feminizm ve Günümüzdeki Yanlış Tanım Sorunu  - Simge Semender (Edebiyat Öğretmeni)

Feminizm ve Günümüzdeki Yanlış Tanım Sorunu - Simge Semender (Edebiyat Öğretmeni)

A+ A-

Feminizm, modern hayatta herkesin en az bir kez duyduğu bir kelimedir muhakkak. Yıllarca kapalı kapılar ardında savunulan bu düşünce, modern hayattaki kadınların savunucusu olma çabasına devam ediyor. Hayattaki çoğu şey gibi, bu kelime de toplum içinde yanlış anlaşılma listesinde yerini almış, zamanla da yerini nefret silsilesi nedeniyle yukarılara taşımıştır.

Feminizm kelimesi, bir sohbet arasında iki cinsiyetten de insanın “kadın düşmanı değilim ama,” diyerek başlayacağı bir ton manadan yoksun açıklamayı da beraberinde getiriyor. Ufak bir tanımlamayla bu yazıya başlayacak olursam, öncelikle feminizm kelimesinin kökünden bahsetmek isterim: femina. Altı kelime, üç hece ve basitçe “kadın” manasına gelen Latin köklü bir harf bütünü. Peki nedir feminizm? Aslında ilk ortaya atan kişi, kelimenin aktif tanımından tamamen farklı bir amaca hizmet etmesini planlamıştı. Filozof Charles Fourier, kelimeyi aslında “kadınsı nitelikler veya kişilik” anlamıyla kullanmıştır fakat 1848 yılında yayımlanan ilk resmi kadın hakları sözleşmesiyle şu anki tanımının hamuru yoğurulmaya başlanmıştır.

Feminizm, cinsiyetlerin politik, sosyal ve kişilik açısından eşitliğini sağlamayı hedeflemiş bir ideolojidir. Bu düşünce, tarihi kayıtları ve gözlemlemeyi bolca kullanarak fark ettiği cinsiyet eşitsizliğini reddeder, iki cinsiyetin de aynı amaca hizmet edebileceğini savunur. Örnek olarak bir kral ve onun eşi olarak orada olan kraliçesi eşit haklara sahip değildir. Kral, kanunun kendisi ve en büyük makamdır. Ancak kraliçe sadece yeni varisleri dünyaya getirmeli, krala ve kraliyete yaraşır olmalı, geri planda kalmalıdır. Kanuna etkisi olamaz, savaşlara katılması söz konusu bile edilemez, komuta etme yetkisi yoktur. Tarihte buna örnek gösterilebilecek birkaç kraliçe ve/veya imparatoriçe vardır ki çoğunluğu kendileri de ya kısa zamanda idam ettirilmiş, ya da taçlarından vazgeçirilmiştir. Bilgi, sadece bir erkek elinde iken yararlıdır ancak bir kadının bilgisi şeytanın aracılığını yaptığı anlamına gelir. Bununla alakalı Simone de Beauvoir, “Erkeklerden korkmayan bir kadın onları korkutur.” demiştir. Konuyu merak ediyorsanız Salem cadı mahkemelerini araştırabilirsiniz ancak bu başka bir yazının konusu.

Feministlik barışı sağlama amacında olan bir ideoloji olmasına rağmen bağdaştırıldığı en büyük kelime nefrettir. Günümüz çağında “erkek nefretliği” anlamında sıkça kullanılan bu düşünce, aslında hiçbir cinsiyeti yüceltmek ya da alçaltmak niyetinde değildir. Asıl amacı her zaman eşitliktir ve kadınlar erkeklerin haklarını almayı değil, haklarını erkeklerle eşitlemeyi hedefler. En eski Türk kavimlerine baktığımız zaman, atalarımızın bunu sağladığı ve uzunca bir süre de savunduğunu görebiliriz. Bilakis sıkı bir Türkçü olan Ziya Gökalp, Türkçlüğün Esası isimli kitabında şöyle demiştir: “Dünyanın en demokrat kavmi eski Türkler olduğu gibi, en feminist toplumu da yine eski Türklerdir. Zaten feminizm, demokrasinin yani eşitliğin kadınlara ait bir yansımasından ibarettir.”

Cümlelerimin sonuna gelirken tanımların her zaman değişiklik gösterdiğini, ama her tanımın da kesin bir doğruluğu olmadığını bilmemizi hatırlatmak isterim. Bir sonraki yazıya kadar görüşmek üzere, sıhhatle kalın!

17-12-2023
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir