Markaların Esareti - Şeyma Kılıç (Halkla İlişkiler ve Tanıtım)

Markaların Esareti - Şeyma Kılıç (Halkla İlişkiler ve Tanıtım)

A+ A-

İnsan, yaratıcısının aksine dengelemeyi asla beceremeyen, dengesizlikle savaşırken yeni bir dengesizlik çıkaran, yaradılışındaki mükemmel özüne rağmen nefsine yenik düşen, noksan arayan, noksanı ararken noksanlaşan, ısrarla soyut olanı somutlaştırmaya çalışarak beyhude bir çaba sarf eden, karmaşık mahlûk. Aynı zamanda âlemin özü, yaratılanların en mükemmeli ve anlamlısı. 

Âlemin içinde ayrı bir âlem olan insan ve insanlık, sürekli gelişip değişse de fıtratında kodlanmış olan temel dürtüleri hiç değişmiyor. İlk insandan şimdiki insana aynı hırs, aynı kibir; zamanlar, ideolojiler, şahıslar farklılaşabiliyor ama içimizdekiler sabit. Bu temel dürtülerin üzerine kurulan her plan işliyor. 

Sanayi devrimiyle birlikte kitlesel üretim yaparak sermaye gücünü arttıran ve bununla beraber dünyada söz haklarını sürdüren büyük patronlar, yüzyıllardır aynı gücü ellerinde tutuyorlar. Soylular soylarının dokunulmazlığını korumaya devam ediyor. Eşitlik kavramını çıkaranlarla eşitsizliği sürdürenler aslında aynı şahıslar, denklem basit; güçlü olmak istiyorsanız güçsüzlerin güçsüzlüklerini sürdürmelisiniz. 

Markalar arasındaki yüksek rekabet ortamı ve büyük markaların, gelişmekte veya yükselmekte olan küçük markalara yaptığı ekonomik baskı, istikrarsızlaştırma müdahaleleri göz ardı edilemeyecek kadar yoğundur. Ne kadar düzgün bir ürün veya hizmet sunarsanız sunun bu markaların kâr çıtasına çıkamazsınız, çıkarmazlar. Postmodern sömürgecilik, markalar üzerinden yine bu markaların reklam politikalarıyla desteklenerek devam ettiriliyor. Ve farkında olmasak da biz bu markaların en sadık müşterileriyiz. Bunu tükettiklerimize biraz sorgulayıcı gözle bakacak olursak rahatça anlayabiliriz. Meşhur siyah asitli içeceği içtiğinizde size hiçbir fayda sağlamasa da siz onu içmeye devam ediyorsunuz ve edeceksiniz. Çünkü siz farkında olmadan beşeri dürtülerinize uygun kodlamalar yapıldı, ortam hazırlandı ve mesajlar verildi. Tamamen sağlıksız bir içeriğe sahip olsa da tüm dünyanın izlediği büyük futbol maçlarının statlarında en büyük reklam panolarını doldurup akılda yer edinme fırsatını asla kaçırmıyorlar. Formülü adeta devlet sırrı olan bu içecek dünya üzerinde suyun bulunmadığı memleketlerde bile çok rahat bulunuyor. Ne azim ama! Ayrıca bu içeceğin reklam kampanyaları, sizi hızlıca satın almaya yönlendirecek kadar etkili ve diğer markalara asla pay bırakmayacak kadar net mesajlar içeriyor. Ona sahip olduğunuzda artık farklı bir boyuta geçmiş oluyorsunuz ve size bir kimlik katıyor. Geniş hedef kitleye sahip bu marka reklam kampanyalarında mutlu aile ortamlarına sıkça vurgu yapıyor. Paylaşmanın verdiği mutluluğu içeceğe yükleyerek aklımızda güzel bir izlenim bırakıyor. Aile, gençlik, özgürlük gibi kavramlara dokunarak bizi tav etmeyi başarıyor. Bu gibi markaların ekonomide kapladığı yer büyüdükçe bizimki küçülüyor. Ve bunu bizim rızamız ve paramızla yapıyorlar. Bize lüksü satarken kendileri en ucuz iş gücüyle, en ucuz hammadde peşinde koşturuyorlar. Sanayi döneminin sert emek sömürücülüğü belki bitti ama algı, dikkat sömürüsü tüm hızıyla devam ediyor.

Sürekli önümüze ısıtılıp konan eşitlik ve özgürlük safsatasının, bir safsatadan ibaret kalmasını sağlayan büyük güçlerin bir suçu yok. Çünkü onlar bizi, bizden daha iyi biliyorlar ve bu bizim çok hoşumuza gidiyor. 

 

 


Kaynakça

https://images.unsplash.com/photo-1511268559489-34b624fbfcf5?ixlib=rb-1.2.1&q=80&fm=jpg&crop=entropy&cs=tinysrgb&dl=joshua-earle-X_roZ7toBJY-unsplash.jpg

20-12-2021
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir