Zamanın İçinde Geçen Zaman - Şeyma Kılıç (Halkla İlişkiler ve Tanıtım)

Zamanın İçinde Geçen Zaman - Şeyma Kılıç (Halkla İlişkiler ve Tanıtım)

A+ A-

Bir şeyleri kolay elde etmişsek o şeyi elde edemeyenlerin buna layık olmadığını düşünme hakkını kendimizde daha çabuk bulabiliyoruz. Koşulların ve değişkenlerin farkını akıl edemeyebiliyoruz. Ve bizde başkalarının kolaylıkla erişebildiği şeyler için tüm ömrümüz boyunca çaba göstermek zorunda kalabildiğimizi unutuyoruz. Aslında kimsenin zamanı diğerininkinden daha kıymetli değil, şartlarla boğuşmak cesareti göstererek zamanı kıymetlendiren biziz ve gayretlerimiz de DNA’larımız gibi benzersiz.

İşlerimizin kolaylaşması, teknolojinin gelişimi, medyanın yaygınlaşması, internet; zaman algımızı müthiş bir şekilde hızlandırdı. Tehlikeli olan hızdan bir haz alıyor olmamız. Sonuç odaklı düşünüyoruz ve hızlıca kazanç sağlamak hoşumuza gidiyor. Garantili olana öncelik veriyoruz. Saatlerimizi ordan oraya koşarak verimli kıldığımızı zannediyoruz. “Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikayet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?” diyerek ne de güzel anlatmış, merhum Tanpınar. Vakti nakde çeviren endüstri zihniyetinin eğitim sistemi başarılı gözüküyor.

Uluslararası birleşimlerin etkisiyle de dünyamız çok kısa süreçler içinde keskin değişimler yaşıyor. Dünün en belirgin doğruları bugün tartışılabiliyor. Artık mümkünatı olmasa da yetişmek zorunda olduğumuz bir güncellemeler çağı var ve zamanımız çok kıymetli, mümkünse bizi tutmayın. Bu yoğun maraton içinde artış gösteren düşünsel ve ruhsal adaptasyon sorunları, var olma çabamızın en büyük göstergesi. Zamanın aktığını algılamak için arada durmak şart. Günün sonunda uyumsuzluğun uyumunu yakalayarak normal olduğumuza kendimizi inandırıyoruz ve gücümüzü toplayarak devam ediyoruz.

Amaca hızlı ulaşmaya, birilerine yetişmeye değil de ihtiyaçlarımızı göz ardı etmeyerek ruhumuzu ve zihnimizi tatmin etmeye odaklanarak ilerlersek amaca ulaşamasak bile sürecin doyumluluğu bize yetecektir. Özen gösterilmeden yapılan bir iş, emek verilmeden kazanılan bir statü, kıymet verilmeden kurulan ilişkiler; bize artı değer sağlamıyor. İşini severek yapan biriyle sevmeyerek yapanın arasındaki ruhsal yorgunluk dışarıdan gözlemlenebilecek kadar aşikardır. Kopyalama sistemiyle ezberi devam ettirmektense artısıyla eksisiyle bizden bir değer katarak üreten bir nesil olmalıyız. İnsan anlam katarak ürettiğinde toplumsal olarak da üretmiş olur. Toplum değer ürettiğinde o toplumun insanı da kıymetli olur. E zaten tüm derdimiz şu fâni dünyada kıymet görerek yaşamak değil mi?

Zaman hepimiz için ayrı akıyor; gün ayrı doğuyor, yağmur ayrı ıslatıyor, ekmek ayrı kokuyor. Demlenmeyen çay bile lezzet vermiyorken ömür nasıl fayda versin? Âna kıymet vererek bugünü yaşamalı.  Dün kapanmış defter, yarın meçhul bir bilmecedir, dem bu demdir.


Kaynakça

Görsel: unsplash.com/photos/dm9EHhIZm-k

15-10-2021
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir