Memory Kulesi - Sümeyye Aksoy (İletişim Uzmanı)

Memory Kulesi - Sümeyye Aksoy (İletişim Uzmanı)

A+ A-

Sonsuzluğun içerisinde sadece 60-70 yıl geçirdiğimiz zamanın ne kadarını hatırlıyoruz.  Hissettiğimiz duygulara, yaşadığımız olaylara ilk anda verdiğimiz tepki sonrasında şekil değiştirip nasıl karşımıza çıkıyor? Unutuyor muyuz yoksa zaman bize o hissi kabullendiriyor mu?

Olay anında salgılanan adrenalin hormonu sayesinde vücut uyarıyı verir ve harekete geçmek için beyine sinyaller gönderir. Mesela elini ateşe daha önce değdirmemiş bir çocuk ilk değdirdikten sonra ne zaman ateş görürse görsün beyni onun yaklaşmasını engeller çünkü can yakan bir eylem olduğunu bilir. Ama doğum yapmış bir kadının 2. kez (sağlıksal sorunlar haricinde) hamile kalamama durumu olmaz. Hamilelik sürecinin zorluğuna, doğumda yaşadığı sancıya ve stresli bekleyişe rağmen beyin hamileliğe karşı bir tedbir almaz ve sonraki doğumları da gerçekleştirir. Peki böyle olmasaydı, her tehlike olarak görünen ihtimale bir önlem alınsaydı, biz hayatta yaşadığımız her şeyi hatırlayan asla unutmayan insanlar olsaydık; çocukken o oynadığımız oyunda düşüp dizimizi kanattığımızda, âşık olup hayal kırıklığına kapıldığımızda, hedefe ulaşmak için her yolu denediğimiz halde ulaşamadığımızda, yaşanan tüm üzüntü, tükenmişlik ve vazgeçiş hisleri hiç geçmeden, unutmadan devam etseydi nasıl olurdu?

İşte kara kutunun hikayesi de böyle başlamıştı;

Evrenin koruyucu krallığı; Memory kulesinde yaşayan Wise kraliçesi Elena bu tabiata gönderilen seçilmiş kara kutuydu. Her şeyi kayıt altında tutarak insanların hayatını düzene sokan ve gelecekte oluşabilecek tüm tehlikelere karşı planlı ilerleyebilmek için daima yaşananları kaydedip ve evrendeki tüm canlıları uyarmakla görevli kraliçeydi. Kraliçe Elena’nın yaşadığı Memory kulesi, özel muhafızlarla korunur bulunduğu alana seçili insanlar haricinde girilmesine müsaade edilmezdi. Yalnız yaşayarak kendini görevine adamış olan Elena her gelişen tehlikeye karşı oluşturduğu hatırlatıcılarla evreni korur ve bundan mutluluk duyardı. Kraliyetin himayesinde yaşayanlar ise Elena’yı tanrıçalaştırırcasına sevgi gösterir ve her olan güzel şeylerin onun sayesinde olduğuna inanırlardı.

Güneşli günlerin olmasına rağmen hava daima kasvetli ve bunaltıcıydı. Herkes bu durumu doğanın kanunu olarak kabulleniyordu. Günler günleri kovalıyor, insanlara gönderilen hatırlatıcılar sayesinde tehlikelerden herkes kaçıyordu ama birbirlerinden de. İnsanlar aldıkları her uyarıcı sonrası birbirlerinden biraz daha uzaklaşıyor kinlenerek bölünüyorlardı.

Elena olanların farkındaydı ama görevi gereği bunu insanların iyiliği için devam etmesi gerektiğini düşünüyor ve her geçen gün uyarıcıların sayısını arttırıyordu. Herkes Elena’ya insanların gerçek yüzünü unutturmadığı için şükranlarını sunuyor, ellerinden geldiğince en kıymetli hediyeleri ona ulaştırıyorlardı.

İnsanlar birbirinden daha da uzaklaşmış temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanıyorlardı artık. Yalnızlık mücadelesi verirken hatırladıkları olaylar yüzünden kinleri bitmiyor giyim, barınma, yeme, içme gibi ihtiyaçlarını karşılayamıyorlardı. Bu olaylara daha fazla dayanamayan kasaba halkı gençlerinden Shade, çözüm bulabilmek için Memory kulesinin yolunu tutmaya karar vermişti. Her şeye gücü yeten, insanların yere göğe sığdıramadığı bu kraliçe artık bir şeyler yapmalıydı. Elena’nın özel muhafızlarla korunduğunu bilen Shade, plan kurarak kuleye ulaşmak istiyordu.

Kuleye giden araçların birine muhafızları bayıltabilmek için; önce muhafızlara teslim edilecek yiyecek çantasının içerisine zehirli hava gazı yerleştirecekti. Daha sonra da arabanın klima kısmına bu gazı yerleştirip araçtakilerin havayı yavaş yavaş solumasıyla kuleye vardıklarında bayılmalarını sağlayacaktı. Muhafızlar ise yemek ile doğrudan maruz kaldıkları için birkaç dakika içerisinde bayılarak etkisiz hale geleceklerdi.

Planı tıkır tıkır işleyen Shade kuleye girmeyi başarmıştı. Tüm odaların kapısında, içeriden gelen sesleri dinleyerek Elena’nın yerini bulmaya çalışıyordu. Üst katlara çıkan Shade bir odanın önünden geçerken yüksek kavga seslerin geldiği bir odayı fark etmişti. Bu oda olayların kaydedildiği oda olmalıydı. Önünde durarak içeriden gelen sesleri anlamaya çalışırken karşı kapının altından masmavi ışıltılı bir ışık yansıması görmüştü. Biraz bekleyip ışığın geldiği kapıyı açmaya çalıştı ama kapı kitliydi. Dayanamayıp kapıyı kırarak içeri girmişti. Girdiğinde karşılaştığı manzaranın etkisinden bir müddet çıkamadı. Sarı saçlarıyla karşısında duran dünyalar güzeli bir kız ve onun elinde sürekli çalan alarm butonları.

Her buton bir konuyu temsil ediyordu. Butonda ışık çıktığında Elena o tuşa basarak yardıma ihtiyacı olan kişilere hatırlatıcılar gönderiyordu. Elena karşısında Shade’i görünce “Senin ne işin var burada! Sende kimsin? Çabuk dışarı çık. Heyy! Muhafızlar neredesiniz?” diye bağırmaya başladı. Shade sesinin duyulmaması için Elena’nın üzerine yürüyüp, ağzını kapatmaya çalışarak “Kraliçe Elena beni dinlemek zorundasınız size zarar vermeyeceğim. Ben sadece yaşananları size anlatmak için geldim, lütfen kendimi anlatmama müsaade edin” der. Elena meraklı gözlerle bakarak Shade’i dinlemeye karar verir. Shade, kendini tanıtarak halkın yaşadığı sorunları anlatmaya başlar. Elena olanları duydukça sinirlenir ve Shade’e dönerek “kendi içinizde yaşadığınız sorunlardan beni mi sorumlu tutuyorsun sen? Ben sadece görevimi yapıyorum. Seni neden dinledim ki zaten, hemen git buradan. Ahmak!” diyerek çıkışır ve Shade’i iterek odadan çıkarmaya çalışır.

Birbirlerine direnirken bir arbede yaşanır ve elindeki buton cihazını düşüren Elena, panikle Shade’in üzerine atlar. Elena korkuyla “ben bu görev için gönderildim eğer görevimi yapamazsam küle dönüşerek yok olacağım” der. Shade bir seçim yapmak zorundadır. Bu dünyalar güzeli kraliçe yok olmalı mı yoksa herkesin hayatı zindana dönmeye devam mı etmeli? Kendi içinde verdiği mücadele esnasında Elena harekete geçer ve butonu alıp merdivenlerden aşağı koşmaya başlar.

Duruma göz yumamayan Shade, arkasından giderek Elena’yı yakalar ve butonu aşağı atıp kırılmasını sağlar. Gözleri önünde yavaş yavaş küle dönüşen Elena’ya sadece “özür dilerim” diyebilir. Yaşananların şoku ve üzüntüsüyle kaleyi terk eden Shade kasabasına dönmek için yola koyulur.

Kuleden ayrıldığında kasvet dağılmış, güneş tam anlamıyla yüzünü göstermişti. Başlarda çok anlamlandıramasa da kasabaya döndüğünde bir müddet yaşadığı trajediyi sindirmeye çalışıyordu.

Bir sabah uyandığında insan seslerinin neşeyle geldiğini duyarak güne başladı. Çıkıp dolaştığında ise insanların birbirlerine besledikleri kin ortadan kaybolmuş eski birlik beraberlik günlerin geri geldiğini fark etmişti. O an anladı Shade doğru olan kararı verdiğini. İnsanlık için doğru olan bazı şeyleri hatırlamamaktı.

Peki biz kendi içimizdeki Elena zindanını susturabiliyor muyuz? Hayatımızın akışında geçmişe takılarak verdiğimiz kararların kaçı doğru? Belki de artık bizim Shade olma vaktimiz gelmiştir.

Belki de kendi iyiliğimiz için kafamızdaki sesleri susturarak hayata devam etmeliyizdir. Hatırlamak güç ise, unutamamak yüktür insana...

07-01-2025
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir