Büyüklere Oyunlar- Oyun 3: Beklemeli Eğlencelik  'Buket Karabay'

Büyüklere Oyunlar- Oyun 3: Beklemeli Eğlencelik 'Buket Karabay'

A+ A-
Çeşitli koşturmacaların içinde ilişkide ya da ilişik bir sürü insanla birlikte yaşamımızı devam ettiriyoruz.
 
Kişiliğimiz, yaşadıklarımız, kültürümüz, olaylara bakışımız çeşitleniyor. Birçok fikirle sarıp sarmalanıyoruz.
 
Yeni tanıdığımız insanlara merhaba dediğimiz o ilk andan itibaren zihnimiz süper bir analiz devresine geçiş yapıp art arda kendi sorularına yanıtlar bulmak için uğraşıp duruyor. İşte bunların hepsi büyümekte, gelişmekte ve değişmekte olan bakış açımız ile ben insan sarrafıyımdır dediğimiz deneyimlerin iş birliğinden doğuyor.
 
Kimi zaman o kişinin sesindeki vurguları, kimi zaman kaşını gözünü, dış görünüşünü, hareketlerini, kimi zaman olaylara bakış açısını, yorumlarını çevremizdeki insanlara benzetip tam da sana benzettiğim arkadaşım gibi, tam da onun gibi yanıt verdin diyoruz. Böylelikle insanlar daha mı tanımlı daha mı yakın daha mı sohbet edilebilir geliyor. Bu uyuma, sohbete, paylaşıma, iletişime şaşırıp kalıyoruz. Yeni tanısak da yakın, çok yakın, daha da yakın olabiliyoruz bir anda.
Kişilere dair ilk izlenimler ve önseziler bazen bizi ön yargının içerisine sürükleyebiliyor. Benzerlikler, eşleştirmeler ve kendimizce oluşturduğumuz çeşitli kurgular yeni tanıdığımız o kişiye yakınlaşmamızı nasıl dakikalar geçtikçe arttırabiliyorsa, uzaklaşma hızımızı da aynı ölçüde etkiliyor. Böylece bize göre bu insanlar farklı iki kutupta, yollarına devam ediyorlar.
 
Tabi kişilere dair yorumlar, çözümlemeler, uygulamalar her kişide böyle olmayabiliyor. Bazıları çok detaylı gözlemlerin içindeyken bazıları sadece o mekanı paylaştığım biriydi işte deyip yüzeysel bakabiliyor yeni tanıdıkları bu insanlara. Nötr insanlar… Yakın insanlar… Uzak insanlar… Tanımladığım insanlar… Tanımlayamadığım insanlar… Pozitif baktığım insanlar… Negatif baktığım insanlar… Pek çok karşıt kelimeyle dolu kategoriler silsilesiyle çeşitli kalıplara, rollerde, biçimlerde olan insanlar...  

 
Sanki sandalye kapmaca oyunu oynarmış gibi hızla bindiğimiz toplu taşıma araçlarında,
Yetişmek için koştur koştur gelip bir anda ağır çekime geçtiğimiz otobüs duraklarında,
Sinema gişesi kuyruğunda, acaba hangi filmler vizyondaymış diye tüm filmleri incelerken,
Yemyeşil bir parkta güneş ışıklarıyla enerji depolayıp dinlenirken,
Alışveriş merkezinde yeni bir indirim daha varmış diye en son şuraya da bakıyım diye girdiğiniz mağazalarda,
Zamanımızın akıp gittiği birbirinden farklı çalışma alanlarında,
Kalkış ve varış noktaları arasında heyecanlı kavuşmaların olduğu uzun yolculuklarda,
Yıllık iznimin tarihi belli oldu deyip planladığımız tatil yerlerinde,
Başarmayı, bitirmeyi öğrendiğimiz, sonuca ermesini beklediğimiz takım ruhuyla başladığımız projelerde, işlerde güçlerde,
İş çıkışında dört gözle eve varmayı beklediğimiz bitmeyen trafikli yollarda,

 
Kalabalık gezi molalarındaki tuvalet sıralarında,
Zilin çalmasıyla tüm sınıfların aynı anda aşağıya indiği okul bahçelerindeki teneffüslerde,
Amaçlarımıza ulaşmak için gittiğimiz eğitimlerde, kurs mekânlarında,
Kültür sanatla iç içe bir keyif yapmalıyım deyip, sanatı canlı canlı izlemeye gittiğimiz tiyatrolarda, sergileri salonlarında,
Karnımız zil çalıyorken siparişimizi vermek için garsonla göz göze gelmeyi umduğumuz restoranlarda,
Bir hafta sonu arkadaşlarımızla haydi toplanıp gidelim diye yola çıktığımız piknik yerlerinde,
Sıra numarası aldıktan sonra geçen dakikalar boyunca beklediğimiz bankalarda,

İşte bu insanlarla bir şekilde tanışıyor ya da tanışmadan da aynı ortamın içinde yer alıyoruz.

Farklı farklı noktalardan yola çıkan pek çok insan sanki birbirlerini takip ediyormuş gibi aynı mekanda birike birike bu gizemli kalabalıkları oluşturuyor.

Kalabalığın içinde çeşit çeşit insan...

Beklenilen zaman dilimleri...

Aynı mekandaki insanlara bakmalar, incelemeler...

Sonrasında aklımızdan geçen farklı farklı yorumlar...

Kendi içimizde ya da yanımızdakilerle çaktırmadan konuşmalar...
 

Bu durum bize ve aynı mekanı paylaştığımız insanlara bir oyunun içerisinde olduğumuzu söyleyebilir mi acaba? Bence evet. Hem de çok eğlenceli bir oyunun içerisindeyiz.
 
Aslında kalabalığın içerisindeki her bir kişi sonsuz düşünce trafiğiyle farkına varmadan da olsa her gün kendi oyunlarını oluşturuyor bile.
Parça parça bahsettiniz. Biraz karmaşık geldi.Bu dediğiniz nasıl bir oyun? Kuralları neler olabilir ki? dediğinizi duyabiliyorum.
 
İşte karşınızda “Beklemeli eğlencelik” oyunu.
 
Sizin ekleyeceğiniz her bir detayla farklılaşabilecek esneklikte bir oyun.Sonsuz hayal gücünüzle yapacağınız kolajlarla, absürtlüklerle beklemelerinize eğlencelik katacak bir oyun. Veee başlıyoruz.

 
Beklemeli Eğlencelik Oyunu.
 
Zorunlu ya da isteyerek uzun süre beklediğiniz kalabalık bir yer seçin.
Sanki bir yönetmensizin de oyununuza karakter seçiyor musunuz gibi etrafınıza dikkatlice ve mekandaki kişilere çaktırmadan iyicene inceleyin. İşte oyununuz için birçok karakter orada beliriverdi bile.
Ahh oyun arkadaşım canım benim deyip sarılamazsınız. Lütfen oyun ciddi ve eğlenceli bir iştir.
 
İki kişiyi seçin. Biri erkek biri kadın olabilir.
Seçtiniz mi? Tamamdır iki kişi cepte. Baktınız oyun eğlenceli geldi, bekleme süreniz devam ediyor ikiden fazla kişiyi hiç fark etmeden seçmişsiniz bile.
 
Gözlemlediğiniz bu iki kişi somut olarak sizinle aynı mekanda bulunsa da onlar hakkında sorulara verdiğiniz yanıtlarla, hayal gücünüzle oyuna başladığınız andan itibaren yepyeni bir karakter olarak karşınızda olacaklar.
 
3,2,1… İşte sorularımız :
Bu kişi kim? İsmi ne olabilir?
Kaç yaşında gösteriyor?
Mesleği ne? (İlginç bir sürü meslek mi vardı?)
Nerede, kiminle beraber yaşıyor?
Nereden gelip nereye gidiyor?
Ona baktığınızda şimdi ne düşünüyor?(Bir anlık o kişiye bakın yüz ifadesi size ne söylüyor?)
Bir merhaba ile tanıştınız ve konuşmaya başladınız. Hangi konuda koyu bir sohbettesiniz?
 
Soruları biraz absürt ve eğlenceli yapalım mı?
Hangi zaman diliminde yaşıyor? (80’ler, Taş Devri, Orta Çağ... vb. gibi)
Hangi ünlü şarkıcıyla düet çalışmasına hazırlanıyor? Seçtikleri şarkı ne?
Şimdi seçtiğiniz kişinin tepesinde bir uzay mekiği belirdi. Uzaylılarla gidip belki de bir daha hiç geri dönemeyecek. Gitmeden önce size hangi sırrını söyledi?
 
Soruları okumaya başladığınız andan itibaren daha da eğlenceli başka başka sorular art arda gelecektir aklınıza. Sizinle farklılaştırabileceğimiz, zenginleştireceğimiz esneklikte bir eğlenceyiz işte.
Yönetmen sizsiniz. Oyuncular beklediğiniz o kalabalığın içinde. Eeee ne duruyorsunuz? Bir sürü insanla beraber o mekanda zaten bekliyorsunuz. Bu oyunla bari eğlenceli bir bekleme olsun. Beklemeli Eğlencelik olsun.
 
İnsanlara dair biraz da olsa ilk izlenimlerim, önsezilerim, ön yargılarım bir adım da olsa değişsin derseniz sorulara ilk verdiğiniz yanıtların tam tersi cevaplar verin. Tepe taklak olsun karakterler ne çıkar bir beklemeli eğlencelik fazla gelmez nasıl olsa.
 
Oyuna başladığınız andan itibaren, bir dedektif kıvamında sessiz ve bir o kadar da seçtiğiniz kişiye hissettirmeden gözlemlerinizi yapmanız, güvenliğiniz için çok önemli.
 
Dedektiflikte pek iyi değilim derseniz beklediğiniz bu zaman diliminde seçtiğiniz kişiye dair ara ara gözlem yapıp, sonrasında da yanınızdaki kişilerle konuşarak da oyunu başlatabilirsiniz.
 
Çok eğlenceli değil mi?
 
Oyunda beni seçen biri olsaydı sorulara nasıl yanıtlar verirdi acaba diye kendime sormadan edemedim. Kediyi merak öldürür derler ya keşke sizlerden biri beni seçseydi ve sesli olarak sorulara yanıtlarını söyleseydi diye geçirdim içimden.
“Beklemeli Eğlencelik” Oyunu ile ilgili yazılarınızı,   anılarınızı,   önerilerinizi bana mail olarak gönderebilirsiniz.
 
Haftaya başka bir oyun başka bir eğlence sizlere birlikte olacak.
 
Beklediğiniz her zaman dilimi böyle güzel ve eğlenceli geçsin.
 
Hoşça kalın :)
 
10-04-2018
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir