Terk Edişlerin Sosyolojisi - Ceren Yılmaz (Sosyolog)

Terk Edişlerin Sosyolojisi - Ceren Yılmaz (Sosyolog)

A+ A-

Gelenekselden moderne, modernden postmoderne geçtiğimiz çağda tek-tipleşme böylesine iliklerimize işlemişken terk edişlerin benzer diyaloglarından bahsetmemek bu işlere gözümüzü kapatmaktır. Bilindiği üzere sosyologlar, toplumları-toplulukları inceleyerek ortak ve zıt yönlerini ele alırlar.  Terk edenler ve terk edilenler bir topluluk meydana getirirler ve maalesef günümüzde birçok ortak cümlede buluşurlar.

Aşkı sosyolojik düzlemde ele aldığımızda, -psikolojik ve biyolojik boyutları yadsınamaz olsa da- karşımıza kocaman bir “kapitalizm” başlığı çıkar. Sanayi toplumlarının yapıtaşı olarak seri üretim, günümüz postmodern dünyasında tek elden çıkmışçasına seri-aşklar, son tahlilde ise kaçınılmaz bir gerçeklik olarak seri-terk edişler..  Kapitalizm beraberinde gelişen tüketim kültürü, duyguları da ele geçirir. Metalara olan tapınmışlık, duyguların da “şey”mişçesine incelenmesine neden olur. Ve soyut olan aşka dair son izler de bu noktada silinmeye başlar. Aşk elbette ki bireylerin kendi içlerinde vuku bulması gereken, şahsına münhasır olan olmalıdır. Ancak fark edilmelidir ki; her duygu gibi içinde yaşanılan toplumun kültürüne, geleneklerine, kabul edilmiş gerçeklerine yönelim göstermektedir, gösterecektir, kaçınılmazdır. Dolayısıyla sosyolojik yönü göz ardı edilmeyecek kadar kıymetlidir (Konu ile ilgilenenlere tavsiye kitap: Why Love Hurts: A Sociological Explanation). 

Günümüz küresel dünyasında ilişki ağlarının akışkanlığı bizlere kendince olması gerekeni sunar. Sunduğuna uyum sağlanmadığında ise, sizleri bu grubun dışına iterek ötekileşmeye mahkum eder. Öncelikle radyo, tv, internet vb. kitle iletişim araçları ve son tahlilde sosyal medyanın varlığı öğretilmiş ilişkiler meydana getirir. Öğretilmiş ilişkiler ağıyla çevrelenmiş birey ise, kendine sığınacak bir liman ararken postmodern dünyanın kaotik cazibesinden nasiplenmek zorunda hisseder. İlkin bireysel görünen aşkın standartlaşmış boyutu da bu noktada tezahür etmeye başlar. Belki Abidin size mutluluğun resmini çizemez sayın okuyan ama sosyal medyanın “-mış gibi”leri çizer. Gösterilenin dışında herhangi bir ilişkiyi kabullenemeyen kıyas yollu, rekabetçi postmodern bireylere dönüşürsünüz. İlişkiler, aşklar, bitişler son tahlilde kontrol edebileceğiniz, öngörebileceğiniz makine ürünlerinden farklı olmaz. Bu noktada günümüz popüler şarkılarından biri akla gelir : “Aynı aşklar, hep aynı yaşlar, aynı yüzler, yalan telaşlar. İnsan aşkta hep kaybeder mi ? Hep ben mi suçluyum yoksa kader mi?”.

Lise çağlarımda sevdiğim bir öğretmenim “Kavuşunca aşk olmaz” demişti. Sonradan öğrendim ki bu cümle birçok kültürün ortak zihniyetiymiş. Bkz: Romeo ve Juliet, Ali ve Nino, Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun vs. Genel ortalamaya bakıldığında “efsane aşıklar” literatüre hangi toplumda olursa olsun hep “kavuşamayanlar” olarak girerler. Dolayısıyla sayın okuyan, ayrılıklar da sosyolojiye dahil diyebiliriz. Biten ilişkilerin gerçek aşk olması gerektiği için bitmesinin uygun görülmesi ve bitmemesi gereken ilişkilerin ise günümüz ‘mantığına’ hitap etmesi gerekliliği algısı, insanlığın temelinde yatar diyebilir miyiz ? Terk edişler ve dolayısıyla terk edilişler de bu bağlamda sosyolojiktir diyebilir miyiz ? Peki terk edişlerin bir terminolojisi vardır ve birçok ilişki ortak nedenlerle sonuca erdirilir diyebilir miyiz ? Bence evet. Bkz: “Sorun sende değil bende” , “Sen daha iyilerine layıksın”, “Bu sıralar kariyerime odaklanmak istiyorum”, “Ayrı dünyaların insanlarıyız”, “Birlikte yaptığımız şeylerden zevk almıyorum”, “Ben bu aşka dair inancımı kaybettim” vs.

Üzülerek söyleyebilirim ki sayın okuyan; günümüzde bir kişinin yanına yar, gönlünde var olmanızı sağlayacak yol ‘aklından geçer’.  Postmodern dünyada her şey tükenmeye ve tüketmeye muktedirdir.  Elbette isterdik halihazırda aşkı Neşet Ertaş gibi “Mevla’m ayrılık vermesin, gölde uçan kuşa Leyla’m” gibi yaşayanlar olsun ancak “Lale Devri çocuklarıyız biz, zamanımız geçmiş, aşk şarabından kim bilir en son hangi şanslı içmiş” diyoruz ve bitişlerin trajik olaylarına “vay be ne aşkmış” diyerek postmodernce bir “like” atıyoruz.

Sevgilerimle…

Ceren YILMAZ

17-07-2023
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir