Ne Eksik? Sinema Sektörüne Bir Bakış - Simge Semender (Edebiyat Öğretmeni)

Ne Eksik? Sinema Sektörüne Bir Bakış - Simge Semender (Edebiyat Öğretmeni)

A+ A-

Ne eksik? Yıllardır dizi/film sektörüne az da olsa ilgisi olanların sorduğu sorudur bu. Son zamanlarda yaygınlaşan uyarlama tekniği, izleyiciyi totalde ekrana sabitleyip güzel bir algı yaratabiliyor ama yerli senaryolarına gelince ya beğenilmeyip yayından kaldırılıyor, ya da karakterlerin enerjisi uyuştuğu için seven kitlenin hatırına devam ediyor. Son zamanlarda Netflix`e dış ülkelerde de yayınlanan yapımlar hazırlamaya başladık ama yeterli mi, diğer ülkelerin ritmine ayak uydurabiliyor muyuz tartışılır bir konu. Henüz yeni olduğumuz bu platformda, yıllardır işlediğimiz konuları farklı bir boyuta ulaştırıyoruz. Bunun en büyük örneği, senelerdir üzerinde filmler ve belgeseller yaptığımız İstanbul`un fethini mini bir belgesel-dizi haline getirmiş Rise of Empire Ottoman. Diğer Netflix Türk yapımlarımızdan onu ayıran belki de en önemli şey, dizideki kullanılan dilin İngilizce olması. Aynı zamanda su götürmez bir gerçek var ki Netflix dizilerimizde ön planda tuttuğumuz şey olağanüstü

olayların olması. Bir diğer güzel şey ise farklı yapımların konusunu birbirine karıştırmadan, hepsine kendisine özgü konular bulmak. Ana fikir güzelken henüz alışmaya başladığımız bu platforma güzel bir başlangıç yapmaya çalıştığımızı söylesek yanlış olmaz.

Peki televizyon dizilerimizde durum ne? Şikayet edinilen ilk konu bölümlerin uzunluğu. Yüz yirmi dakikaya sığdırılan sadece iki olay var, geri kalan dram ve göz temasıyla geçiyor neredeyse. Ama ülkemizdeki dizi sektörünün yaptığı fragmanlar nedeniyle ne kadar klasik bir konu olsa da kendini izletiyor. Altmış saniyelik fragman, yüz yirmi dakikaya bedel bir şekilde içinde olayların gidişatını ve dramı barındırıyor. Ama ne olursa olsun durum ikinci sorunumuza bağlanıyor; klasikleşmiş unsurlardan uzaklaşamama. Genel kategorimiz dram. Fantastik veya komedi kategorisinde bir televizyon dizisi tam olarak ne yazık ki şu an bulunmuyor. Ama geçmişe gidecek olursak Dadı gibi komedi dizilerimiz, yakın geçmişte içinde fantastik unsurlar barındıran Sana Bir Sır Vereceğim gibi diziler de mevcuttu. Şunu söylemezsek kendi söylediğimizi yutarız, Sana Bir Sır Vereceğim dizisi de Los Protegidos isimli bir İspanyol dizisinden uyarlama. Evet, uyarlamalar her zaman yapıldı. Hala da yapılıyor ancak neden daha farklı kategorilerden dizileri uyarlamak yerine daha çok dram türünün kategorisini uyarlıyoruz?

Filmlerimize gelirsek, yurtdışına sattığımız filmlerimizde de genelde dram ön planda. Ayla, 7. Koğuştaki Mucize bunlara örnek. Fragman konusundaki başarımızı filmlerimizde de göstermeye devam ediyoruz. Filmin konusu ne olursa olsun filmin en aksiyon taşıyan yerlerini hafif bir gözyaşıyla fragmanları oluşturmak oldukça zekice ve filmi izleten bir şey. Nasıl ki kitaplar kapaklarına göre revaç görebiliyorsa, filmler için de fragmanlar aynı şeydir. Doğrusu, film yapımlarında önde gelen birçok yönetmen fragman tadında filmler de yapıyor. Babam ve Oğlum, Ahlat Ağacı, Devrim Arabaları gibi filmler buna örnek. Film sektörümüzde aşkın haricinde aile ilişkileri, yakın tarih gibi konularımız mevcut. Son yirmi yılda yapılan bu tarz filmler de oldukça başarılı oldu, bu bir gerçek. Geçmişiyle gurur duyan ve eskileri yad etmeyi seven bir millet olduğumuzdan dolayı, filmlerimizin ön planına savaşları, devrimleri ve darbeleri koyuyoruz. Doğru bir kalem ve iyi bir yönetilmeyle güzel filmler yapabiliyoruz, bunun birçok örneği mevcut.

İşin özü şudur ki; akşamları kafamızı rahatlatmak isteğiyle açtığımız televizyonlarda aynı konuları, kafa yapısı kardeşlermişçesine birbirine benzeyen karakterleri ve bol bol içi boş dramı izliyoruz. İmkansızlık mı sektörü bu hale getiriyor yoksa bizim içimizdeki dramseverlik, az maliyetle çok iş yapma isteğiyle dolan yapımların gözbebeği haline mi geldi merak konusu.

26-09-2023
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir