İçerisiyle Dışarısıyla 45 Milyonluk Bir Hapishane: Yol - Kubilay Ergün (Sinema Yazarı)

İçerisiyle Dışarısıyla 45 Milyonluk Bir Hapishane: Yol - Kubilay Ergün (Sinema Yazarı)

A+ A-

Türk sinemasının mihenk taşı denilince akla ilk gelinebilecek film muhakkak YOL filmi olmalıdır. Hem uluslararası alanda gösterdiği başarılar (1982 Cannes Altın Palmiye ve FIBRESCI ödülü) hem de birçok açıdan Türk sinemasının geleneksel değerlerine eleştirel bir bakış açısı kazandırmasından dolayı sinemamız için çok önemli bir yer işgal etmektedir. YOL’un kendisi tamamıyla gerçek hikayelere dayanmaktadır.

Yılmaz Güney, İmralı Cezaevi’nde senaryosunu yazdığı bu filmi hapishanede kaldığı koğuş arkadaşlarının gerçek hikayesine dayandırmıştır. İspanyol bir televizyon kanalına yaptığı mülakatta YOL’un yalnızca yaratılması için koşulları sağladığını ve filmin başlıca kendi azmi olmadığını Şerif Gören ve Tarık Akan başta olmak üzere filmde emeği geçen tüm kişilerin ortak kolektif bir ürünü olduğunu söylemektedir. Güney, filmin kendisinin feodalizmin ahlaksal kalıntılarının ve cunta rejiminin insanlar üzerinde kurduğu baskıları anlatmak, bir yandan Kürt halkının ulusalcılık altında ezildiğini göstermek ve sanat aracılığıyla Türkiye halkını politik olarak düşündürtmek ve sorgulatmak olduğunu söyler. İlk başta yapımına on bir kahraman ile başlayan YOL yapım maliyetleri ve sansür sorunlarından dolayı ikinci kez başka bir ekiple altı kahraman ile çekilmeye başlar.

 İlk olarak BAYRAM ismiyle seyirci karşısına çıkacak filmin senaryosunu Güney 155 sayfalık bir senaryo ve 6,5 saatlik dev bir proje olarak planlamıştır. Ama bazı teknik ve oyuncu aksaklıklarından dolayı kurgusuyla iki saate yakın uzun metraj bir film olarak seyirciyle buluşur. YOL anlattığı zorluklar gibi kendi yapımı da çok zorlu ve baskı süreçlerinden geçmiştir. Cunta yönetiminin sıkı sansürleri arasında çekimi yapılan filmin oyuncuların birçok kez ifadesi alınmış ve film sansür kurulundan yalnızca kaba taslak yazılmış 22 sayfalık bir senaryo ile geçmiştir.

YOL, yarı açık cezaevindeki 5 mahkumun bir haftalığına izin alarak memleketlerine gitmesini konu alır. Tren ve otobüs yolculuğu aracılığıyla anlatılan film, 1980 Türkiye’sinin çarpıcı, geniş ve ayrıntılı bir panoramasını çizmektedir. Yol filmi, sıkıyönetim kurallarının uygulandığı, insanların soğuktan donarak can verdiği, örflerin ve törelerin insanların elini kolunu bağladığı feodal bir yaşamın ahlaksal kalıntıları altında, içerisi ve dışarısıyla 45 milyonluk bir hapishaneye dönüşen ülkenin hikayesini anlatmaktadır. İzleyici, mahkumlardan Süleyman, Mevlüt, Ömer, Mehmed Salih ve Seyyit Ali Fırat’ın yitik yaşamlarına tanıklık ederken bir yandan da edilen yolculuklar bağlamında ülkenin büyük bir hapishane haline geldiğini görmektedir. Mayınlar ve çitlerle çevrilmiş bir ülkede kapana kısılmış insanlar askerlerin sıkıyönetimi ve feodal bir yaşamın altında ezilerek hayatlarını sürdürmektedir. Hapishanedeki gardiyanlar dışarıdaki askerler haline gelmiş, mahkumlar ise insanlar olmuştur.  Askeri vesayetin ülkenin her alanına nüfus ettiği hem cezaevinde hem de kamunun tüm yerlerinde gösterilen Atatürk ve Kenan Evren fotoğraflarıyla da belirtilmektedir.

 Filmin bir nevi belgesel niteliği taşıdığını söylemek yanlış olmayacaktır. Tren ve otobüs aracılığıyla yol kesitlerinden 1980 yılında gerçekleştirilen darbenin ardından uygulanan sıkıyönetimle halkın üzerinde kurulan tahakküm anlatılırken, ülkenin bir kısmının refah bir kısmının ise donarak can vererek feodal bir yaşam sürdürdüğü göze çarpmaktadır. Her mahkumun hikayesini kesitlerle anlatan Yol, genel olarak halkın ne kadar zor şartlar altında yaşama devam ettiğini gösterirken politik açıdan askeri yönetime ağır bir eleştiri getirmektedir. İnsanlar tıpkı İmralı Cezaevinde yatan mahkumlar gibi aranmakta, sokağa çıkmaları engellenmekte ve özgürlükleri kısıtlanmış hale getirilmektedir.


Kaynakça

AFP PHOTO RALPH GATTI

10-01-2022
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir