Biri Yer Biri Bakar...   'Canan Uğur Buyurgan'

Biri Yer Biri Bakar... 'Canan Uğur Buyurgan'

A+ A-

Biri yer, biri bakar; kıyamet ondan kopar… Tamda dünyanın şu anki halini anlatıyor. Birileri yiyor, birileri bakıyor sanki. Bir kısım zor şartlarla mücadele ederken, diğer kısım refah seviyesi yüksek bir yaşantı sürüyor. Kavgalar çıkıyor, savaşlar… Düzeni sağlamak adına insanlar insanlarla savaşıyor, eziyor, yönetiyor. Hak eşitliği varmış gibi bahsediliyor. Ancak uygulanan düzendeki çelişki sosyal çöküşlere neden oluyor. Yani kötünün de kötüsü de eşitlik varmış gibi davranılıp, insanlar programlanırmışcasına eğitilerek, bilerek ve isteyerek sömürdüğünü fark ettirmeden sömüren bir düzen içerisindeyiz.

İnsan binlerce yıldır dünya üzerinde. İnsanın mücadelesi tüm canlılarda olduğu gibi yaşam mücadelesi. İnsan geçmişini araştırır geleceğine yön vermek için. Geçmişinden aldığı bilgilerle insanlık birçok şey keşfetmiş ve keşfetmeye devam etmektedir. Keşiflerin insanlık yararına anlamı büyük olsa da insanın dünya üzerinde kurduğu düzen bir meydan okuma gibi. Yaşam mücadelesinde doğayı görmezden gelir gibi. Sanki doğaya ben daha iyisini, güzelini yaparım, sen beni değil ben seni yönetirim dercesine yıkıp geçiyor ortalığı. Doğa karşısında acizliğinin üstünü örtmek ister gibi. Beklenen aslında geçmiş tecrübelerden çıkan sonuçların insanlığı ileri taşımasıdır. Nesillerin tecrübeleri bizi günümüzdeki medeniyete taşımıştır. Teknoloji konusunda başarılıyız belki evet kısa sürede çok yol alındı. Ancak insanlığımızı geliştirmekte sınıfta kalmış gibiyiz.

Dünyanın her döneminde yaşanan acıların kaynağı insanın hükümdarlık arayışı. Hem geçmişte hem günümüzde yaşanan acılar karşısında insanın boğazı düğümleniyor ve kelimeleri bir araya getirmek zorlaşıyor. Salgın hastalık dünyanın bir köşesinde, bize anlatıldığı kadarını biliyor ve yaşıyoruz. Komplo teorileri anlatılıyor. Kanı donuyor insanın. Bir toplum başka bir toplumu neden böyle bir kargaşaya sürüklemek ister. Depremlerde insanlar, çocuklar enkaz altında. Para uğruna kaderine bırakılan canlar. Ve savaşlar…


İnsanın insanı yönetme ihtiyacı var mı? İnsanı insandan üstün kılan her hangi bir özellikten bahsedilebilir mi?

İnsandaki mevcut özellikler o kadar mükemmeldir ki, kendi mükemmelliğinin büyüsüne kapılıp hükümdarlığını ilan etmek istercesine benlik duygusunu besleyerek kendisini sürekli haklı görmeyi ister. Hata yapmayan, doğru, mükemmele yakın olduğunu hissettirir kendine. Bu mükemmellik arayışı toplumsal yaralara dönüşmüştür. İnsanı duyarsızlaştırmış ve bireyselleştirmiştir.

Ne yönetiyor bizi hiç düşündünüz mü? Nesillerden nesillere aktarılan güç kavgası. Neye karşı bu kavga? Dönüp insanlığıma ve hayatıma baktığımda bu kavganın nedenini hiç tanımlayamadım. Dünya üzerinde paylaşılamayacak bir şey göremiyorum. İnsanlar hem özel hem sosyal hayatları için kendi koydukları kuralların, hedeflerin esiri olarak aslında ortada varlığı bile olmayan, kendi kurdukları dengeler için itişiyorlar.  

Dünya karmaşasının rehaveti beni esir aldığında durmadan gökyüzüne bakmak isterim. Sanki havalanıp umuda elimi uzatmak ister gibi. Bir karınca hikâyesi vardır… İbrahim Peygamber ateşe atılacağı zaman, dev gibi bir ateşe bir küçük karınca kendi küçük cüssesi ile damla damla su taşır. Kendisine kinayeyle ne yaptığını soran arkadaşına “elimden geleni yapıyorum, hiç olmazsa ne tarafta olduğum belli olur” der.

Bu kadar felaketin arasında hayat akmaya devam ediyor. Acının dokunduğu insan için zaman kavramı değişir. Bazıları için hızlanır, bazıları için yavaşlar. Ateş düştüğü yeri yakar misali yanan yerden ormanlar yetiştirmekte mümkün, ateşi körükleyip yangını büyütmekte.

Tecrübelerin insanlığımızı ehlileştirmesi, içimizdeki mükemmellikleri keşfedebilmemiz ve ne tarafta olduğumuzu bulabilmek dileğiyle… 


Kaynakça

Görsel kaynak: https://www.pexels.com/tr-tr/

06-02-2020
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir