Hiçlik Çağı-Ceren Arslan (Sosyolog)

Hiçlik Çağı-Ceren Arslan (Sosyolog)

A+ A-

Gelişimi ile övündüğümüz modern dünyamız, insan yetiştirme konusunda elverişsiz  bir yapıya büründü. Dünyanın büyük bir kısmı,  modernleşme ve küreselleşme ile teknik anlamda ilerlerken, bir yandan da kendi fikirlerini üretemeyen, aklını popülizme ve çoğunluğa sahip kitlelerin eline bırakmış bir insan modeli meydana getirdi. Çağımızın insanı, bir anlamsızlık denizi içinde çırpınarak kendini aramaktadır;  bu çaba Diyojen'in elinde bir fenerle insan aramasına benzer.

Modernleşme, bir dizi sosyal değişimi ve insanlığın geçirdiği süreçleri ifade eder. Bu kavram genel itibariyle toplumsal ilerleme olarak algılanır fakat birey açısından birçok açmazı da içinde barındırır ve her ne kadar ekonomik, teknolojik alanlarda hayatı kolaylaştıran yönleri olsada insan üzerindeki etkileri daha karmaşıktır. Tabii kapitalizm de modernleşmenin destekleyicilerinden biridir. Örneğin, bu kavramların yaygınlaştırdığı tüketim kültürünü ele alalım. Bu bağlamda insan, tükettiği kadar modern hisseder ama aynı modern insan bu sırada kendinde tükenenlerin bilincinde değildir. Kişi, tüketebildiği ölçüde kendini değerli hisseder ve tüketimi arttıkça tatminsizliği de artar.

Bireyin zaman algısı bile değişir çünkü her şey çok hızlı ilerleyen bir akış içindedir. İnsan, alarm sesiyle uyanır, koşturarak işine gider, yemek ihtiyacını bile araya sıkıştırarak giderir, evine döner, çoğu zaman hayatı üzerine düşünmeye fırsat bulamadan uyumak zorunda kalır ve bu tekdüzelik artık kısır döngüye dönüşür. Ne kendine ne çevresine vakit ayırabilir ve bu farkında olmadan sosyal izolasyonu yaratır, en nihayetinde de modern insan yalnızlaşır. Herkes bu hızlı akışa ayak uydurmakla meşguldür ve kimsenin kimseye ayıracak vakti yoktur. Günümüzde psikolojik rahatsızlıkların da artarak, yaygınlaşması tesadüf değildir.

Bir başka boyutu ise kişide yarattığı kimlik bunalımıdır. Yazımın başında bahsettiğim insan modeli aslında bu bunalıma dayanmaktadır. Aidiyet duygusunu yitirmiş birey, kendini bir yabancılaşmanın içinde bulur; yabancılaşma aynı zamanda var oluşsal bir kriz yaratır. Duyguları, düşünceleri artık kendinden kopuk ve muhakeme yeteneği körelmiştir. Bir süreden sonra kendi değer yargılarını üretememeye başlar, önemli olan çağın hazır sunduğu gelir-geçerliliğe ayak uydurmak olur. Çağ, yalıtılmış insanı daha içten kucaklar.

Toplumlarda meydana gelen hiçbir değişim ve dönüşüm bir önceki süreçten bağımsız değildir; burada bir domino etkisi vardır. Gözümüze hoş gelip hayatımızı kolaylaştıran düzenin elbette bizden de alacakları olacaktır ve aldıklarıyla bize kalan akıldan kopuk, duygudan kopuk bir anlamsızlık çağı oldu. Benlikler aşındı, ilişkiler yüzeyselleşti.

Anlayacağınız insan yetiştirme konusunda kusurlu bir çağdayız. Fakat kusur sadece çağda mı yoksa o çağı inşa eden insanda mı ? sorusunun cevabını size bırakmak istiyorum.

 


Kaynakça

Görsel: www.pexels.com

10-07-2024
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir