Uçurumun Kenarındaki Mandalina Bahçesi - Zehra Erdin (Gazeteci)

Uçurumun Kenarındaki Mandalina Bahçesi - Zehra Erdin (Gazeteci)

A+ A-

Bir mandalina bahçesinin yüzünü güldüreceğini bilmiyordu. Otobüste tanımadığı insanlarla, tek tip budanmış mandalina ağaçlarına bakmanın her şeye iyi geleceğini tahmin etmiyordu. Pencere kenarında oturanın yanındakine işaret etmesine, benim gördüğümü sen de gör demesine alışık değildi. Güzellik saklanırdı bu diyarlarda. O parmakla işaret edilip hayranlıkla izlenmesine şaşırdı. 

Yüzünde nereye gittiğini bilmemenin verdiği huzuru taşıyordu. En kötüyü gördüğünden emindi. Gittiği yer daha kötüsü olamazdı. Herkesin hayatında en kötünün zirvesini yaşadım dediği an vardır. Onun başına çok erken gelmişti. Otobüsün sallanarak gitmesinden şikayetçi değildi. Bir yere yetişeceği yoktu. İndiğinde burada olduğundan daha rahat olup olmayacağından emin değildi. Şimdilik bodur meyve ağaçlarını izleyerek gitmek güzeldi. 

Bir mandalina bahçesi olsa nasıl olurdu diye düşünmeye başladı. Sıra sıra aynı şekilde budanmış 300 ağacı olsa yine de böyle sıkışmış hisseder miydi? Ağaçların arasına açtığı patikadan geçerken, gövdelerine dokunup hasta olup olmadığını kontrol ettiği bir hayat şimdiki kadar bunaltır mıydı? Ağacın hasta olduğunu anlamak kolay oldurdu diye düşündü. Dili olmayan bir mandalina ağacı hasta olduğunu, suya ihtiyacı olduğunu, ilaçlanma vaktinin geldiğini ya da meyvelerini artık taşıyamadığını anlatırdı. Gözlerinin içine bakman, yalvarman, ikna etmen gerekmezdi. Neden anlatmıyor, yalan mı söylüyor, bana neden güvenmiyor diye kendi kendini yemene gerek kalmazdı. Mandalina bahçesinde tek başına yürüdüğünü hayal ederken daha anlaşılır olabileceğini fark ettiği an gülümsedi. Eğer bu doğruysa yüzleşmek istemedi. Yeşil yapraklarının arasında turuncu meyveleri olan ağaçları sadece izlemeye karar verdi. Bu içinde olması mümkün bir hayal değildi. Bu zamana kadar yaşadıkları, hayatın ona mandalina bahçesinde huzurla yürüyecek imkanı tanımayacağını öğretmişti. O hep en zor yoldan yürümek zorunda kalırdı. 

Şu an bu otobüste olmasının öyle tatmin eden bir nedeni yoktu. Her gün görmekten midesinin bulandığı bir yere gitmektense bu otobüste olmayı tercih etmişti. Nereye çıkacağını bilmediği bu yolculuğu dışarıdan bakınca hayranlık uyandıran ama ne kadar korkunç olduğunu yalnızca aynaya bakarken itiraf ettiği yerden uzak olmaya tercih etmişti. Pişman değildi. Hiçbir yer kendini orada olmadığına pişman edemezdi. 

Otobüste bir ses geç kaldıklarını hızlanmaları gerektiğini söyledi. Radyosundan korkunç şarkılar dinleyen şoför hızlanmaya başladı. Kenarı uçurum olan yolda hızlı gitmekten şikayet edenler vardı. Zamanında varmakla sağ varmak arasında tartışma başladı. Ona fark etmezdi. Yaşamaya aşıktı. Ama bugün bu otobüsün içinde neye karar verilirse uyacaktı. Bu tartışmaya katılmayacak ve an ne getirirse yaşayacaktı. Anlatmaktan, anlamaya çalışmaktan, sonuçlarını düşünmekten, en iyisine karar vermeye çalışmaktan yorulmuştu. Bugün olanı yaşayacaktı. Planları arasında mandalina bahçeleri arasında uçurumdan yuvarlanmak yoktu. Ancak bugün her şey olması gerekene varırken değiştirmeye çalışmayacaktı. 

 


Kaynakça

https://unsplash.com/photos/QJII95HD_Lk

05-12-2021
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir