Taksiyle Çıkılan Yolculuk
Anne karnındaki bir bebeğin annesiyle arasındaki göbek bağı gibi bizi de bu dünyaya tutunduran bağ iletişimdir.
Psikologların da kabul ettiği gibi, bağımlılıkların ana sebebi yaşadığımız dünyada var olan bir olgu, alan ya da kişi ile gerçek bir iletişim ve bağ kurmanın eksikliğidir.
Bu bağın varlığını, sağlamlığını, uzunluğunu, parlaklığını ne kadar hissedersek hayata da o denli kuvvetle tutunuruz. İnsanlarla, diğer canlılarla ve aslında tümüyle yaşayan dünya ile aramızda bir bağ olduğunu öne sürerken "bağ' kelimesini boşuna kullanmayız (zamanın gereksinimlerinden kaynaklı olsa da eskilerin bizden daha farkındalıklı olduğuna şüphe yok).
Zeytinyağı ve suyu karıştırıp homojen bir karışım olamadıklarını görmek kadar basit bir gerçektir bir varoluşun kendinden olana sımsıkı tutunuşu. Bağ dediğimiz bu iki ayrı aynılığın aralarındaki mesafe ile ilgili tamamen. Benzer amaç, duygu, düşünce ve hislerde olduğumuz kişilerle hemen bir ‘’bağ’’ kurabilmek de yine bu aynılıktandır. Fakat belki de o bağı yeniden kurmuyor, var olan bağlar sayesinde benzerliklere sahip oluyoruz. Fizik kuramlarındansa daha gündelik algımıza indirgenmiş bir alan olan kimya bilgileri sayesinde hatta bizzat kendi bedenimize kadar indirgeyebileceğimiz biyoloji bilgileri ile bunu rahatlıkla kavrayabiliriz. Aramızdaki görünmez yolları bu şekilde daha iyi vizyonlayabiliriz.
Hayallerimiz ne kadar büyük olursa, hepsi gerçekleşmeyecek olsa bile daha renkli bir ömür sürecek olduğumuz gerçeği gibi, bir şeyleri vizyonlayabilme yeteneğimizi geliştirmek de tam olarak vizyonladığımız gibi olmayacak olsa bile evrenin gerçekliğini içgüdüsel olarak algılayabilme yeteneği kazanmak için elzemdir. Bu bilgiyi hissedebilme ve dolayısıyla bunları düşüncelerimizle, düşüncelerimizi de bu bilgilerle harmanlayarak gündelik ve daha işlevsel gözüken bilgilerin bizi ilerleteceğinden çok daha uzaklara ilerleyebiliriz. İlerlemek derken iki boyutlu bir vizyon yarattım ancak siz üç boyutlu bir vizyon yaratmak isterseniz derinleşmek de diyebilirsiniz. Bazı farkındalıklar hayatımızda bir sıçrama yarattırır.
Üzerinde, kandırılamayacak kadar akıllı olduğumuz yazılı kalkanlarımızı, sıklıkla birilerine doğrultmadan önce ortalıkta gezen en klişe bilgiyi bile vizyonlama yeteneğimizi geliştirmek için kullanabiliriz. Kendimizden olanı gördüğümüzde aramızda hissettiğimiz akışın yarattığı duygu, öyle keyif vericidir ki aslında sosyal bir canlı olarak daima bu duygu peşindeyizdir. Keyifli olduğu için de değil yalnızca. Onaylanmak isterken, merak gidermek isterken, tatmin olmak isterken arka planda bu hisse olan açlık yatar. Gerçeğin bilgisi ve onunla hizalı oluşumuz, kendi merkezimizde oluşumuz bize iyi hissettirir. Kendi misyonumuzu gerçekleştirebilme gücünü bu şekilde daha kolay yakalarız.
Bu sabah kulaklığımdaki kendi müziğimi dinlemek üzereyken, herhangi bir zamanda dinlemeyi tercih etmeyeceğim müzikler dinleyen taksici ile aynı müziği dinlemeyi tercih ederken buldum kendimi. Müzik, motivasyonumu hızla aşağı çekecek ölçüde katlanılamaz olmadıkça, hiç konuşmadığım ve sadece arkasından gördüğüm bu kişi ile müzik dinlemek daha güzel ve değerli geldi o anda. Kısa süreliğine de olsa aynı amaca hizmet ediyorduk. Gideceğimiz yere ulaşmak istiyorduk ve bunu beraber müzik dinleyip benzer başka duygulara da ortak olarak yapmak benim için daha keyifliydi.
Buna benzer bir denkliği mikroskop veya teleskop kullandığımızda da fark edebilecek olmamız muazzam değil mi? Ya da insanlar anlaşmak, gerçek bir iletişim kurmak istedikten sonra aynı dili bilmese veya fiziksel bir dezavantaja sahip olunsa bile saatlerce anlaşmak için tartışan ve asıl amaçları ‘’iletişim kurmak’’ olmayan insanların yapabildiğinden çok daha yoğun bir iletişim halinde olmaları harika değil mi? Bir kedi Türkçe, İspanyolca veya İngilizce bilmese de aslında tonlamalarımızla demek istediğimizi anlaması keşke bazı insanlar için ilham olabilse.
İletişim işteşlik içeren, aynı zamanda diğer tüm işteşlikleri kapsayan ve dünyanın haline bakacak olursak beslenmekle eşdeğer öneme sahip olduğu halde hakkı yenen bir konu. Her zaman en doğru şekilde davranamasak bile tüm bunların cevabında hemfikir olabilecek olmamız dahi bu bağdan kaynaklanıyor ve bu bağın farkındalığının gelişmesi halinde dünyanın gidişatını değiştirebilecek kudrette iletişimlerin kurulabileceğine inanıyorum. Şahsen insanlarla, doğa ile olan bağımın farkındayım ve buna hayranım. Şimdi bu yazıyı sonuna kadar okuyan her kimse, aramızdaki bağa şükürler olsun.
Sevgiyle...