Kıpırdayabilenler - Fatma Şeyma Uzun  (Sosyolog)

Kıpırdayabilenler - Fatma Şeyma Uzun (Sosyolog)

A+ A-

İnsan yaş aldıkça sınırları daralır. Akran, statü, mahalle baskısı, gelenekler, aile, fiziksel çevre gibi birçok unsur kişiyi yapmak istediklerinden alıkoyar ve kıpırdayamaz hale getirir. İnsan neden elde etmek istediği şeyleri fiziksel çevre ve olası baskılar yüzünden erteler ya da tamamen siler? Kaç insan bu baskı yüzünden kimliğini açığa çıkaramamış, kendi kimliğinden haberi bile olmamış, kendisine aşılananları kural olarak bilmiş ve sınırları aşmayı aklının ucundan dahi geçirmemiştir? Ya da daha da kötüsü kaç insan bu sınırları aşmak isterken bir türlü bu cesareti, kararlılığı ve/veya özgüveni kendinde bulamamış, her şeyi farkında olarak kendisine konulan sınırları kabul etmiştir? Ya da şunu sormak daha akılcı olacaktır. Kaç insan kendisine konulan sınırları aşabilmiştir?

Her insan kendine bu dünyada yer bulmaya çalışır. Bazı insanlar sadece planlarken bazıları uygular ama yine de herkes istekleri için bir adım atar ya da atmaya çalışır. Herkes bir yolun yolcusu olabilmek ve gittiği yolu bilebilmek ister. Bazı insanlar yolu güzelleştirir bunlar doğuştan sanatçıdırlar. Bazı insanlar arkasından gelenler için zorlu barikatlar kurar bunun adı ise hasettir. Bazıları yolun ortasında pes ederken bazıları ise başlangıç çizgisinden öteye gidemez ama yine de her insan bu serüvende kendini bir şekilde yolda bulur. Her insan bir şeyler yapabilmek için çaba gösterecektir fakat bu çaba zaten hayatta kalabilmenin, insan olmanın doğasındadır. Başarılı ya da başarısız olsun harcanan çaba bir meziyet değildir. Meziyet bu çabanın hangi sınırlar çerçevesinde gerçekleştiğiyle ilgilidir.


Birçok insanın hayat yolculuğunda elde ettiği başarılar gibi başarısızlıklar da sınırları dahilinde gerçekleşmektedir. Olmak istediği kişi ile var olduğu kişi birbirinden farklı olan her insan -farkında ya da değil- bu sınırların içerisine sıkışmıştır. Başarılı olduğunu düşündüğümüz bir mühendis aile ve/veya fiziksel çevrenin baskısıyla bu alana yönlendirilmişse ve esasında olmak istediği kişi şu an olduğu kişi değilse bu insanın hayat yolculuğunda başarılı olduğunu söyleyebilir miyiz? Başkalarının istediği yoldan yürüyen, başkalarının istediği hayatı yaşayan bir insan hayat yolculuğunda kendisi için ne yapmış sayılır? Kendi dışındaki herhangi biri için yaşayanlar, yaşanmamış bir yaşamda dakikaları öldürürler. Erich Fromm’un da dediği gibi, yaşanmamış bir yaşam tüm kötülüklerin ve savaşların sebebidir. Çünkü kendi yaşamını ve isteklerini başkaları için yok saymış bir insan için başkalarının yaşamını yok saymak garipsenecek bir durum değildir.

Hayallerini, isteklerini, beklentilerini hatta kendisini saklayarak yaşamak zorunda olmak bir zorunluluk değil tercihtir. Yanlış yolda ilerlemek yerine kendi yolunu çizebilmek, işte meziyet budur. Sosyal baskı insanın önce ellerini sonra ayaklarını ve en sonunda zihnini bağlar. Artık kişi sınırlarının izin verdiği ölçüde özgürdür. Bunun için başkaldırmak, bir şeyleri değiştirebilmek ise yazıldığı kadar kolay değildir. Bu daha küçük yaştan itibaren beynimize yerleştirilmiş tüm sınırları farkına varmak ve bunu değiştirmek için adım atmak demektir. Söylendiğinden ve sanıldığından çok daha zordur çünkü kişinin tüm konfor alanından çıkması beklenir. Konulan sınırları aşmak için insanın ihtiyacı olan tek şey ise kararlılıktır. Ne istediğini bilen ve bu yolda kararlı olan kişinin mücadelesi eninde sonunda başarıyla sonuçlanacaktır.

Kendi yolunda yürümek için kararlı olan her insan, her türlü ‘hayır’a direnebilir.


Kaynakça

Görsel: pexels.com

01-08-2021
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir