ÇÜRÜMENİN ANATOMİSİ - Ceren Arslan (Sosyolog)

ÇÜRÜMENİN ANATOMİSİ - Ceren Arslan (Sosyolog)

A+ A-

Bu ülkede ağır bir koku var; havasını her soluduğumuzda genzi yakan bir çürüme kokusu ve ona eşlik eden, her yeni güne uyandığımızda midemizi bulandıran acımsı bir tat. Şu an içinde bulunduğumuz toplumun geldiği noktaya baktığımızda yaptığımız ilk tespit genel bir dejenerasyon hali içinde olduğudur. Peki toplumsal çürüme dediğimiz şey bir günde mi yaşanır. İşler buraya gelene kadar; tüm sosyal dinamiklerin ve kurumların içinin sistematik bir şekilde boşaltılıp, aşındığını hiç mi fark etmedik ya da fark etmek işimize mi gelmedi.

Eğer bir toplumun anatomisini çıkarmak istiyorsanız önce bir araya gelerek toplumu var eden bireyi incelemek, durumu bireye indirgemek zorundasınızdır. Aksi takdirde yapılan gözlemler ve yorumlar yüzeysel olacaktır. O yüzden durumu daha iyi kavrayabilmek adına bir insan zaman içinde nasıl çürür, nasıl çözünür ve bunun alt metinlerin nedir ? gibi sorulardan başlamak gerekir. 

Toplumu oluşturan tüm parametreler bireye, bireyden de topluma aktarılır. Dolayısıyla asıl çürüme bireyde başlar. Sosyo-ekonomik olarak yetersiz bir yapıda yaşayan, niteliksiz bir eğitim sistemine maruz kalan, sağlık alanına erişim güçlüğü çeken ve yozlaşmış bir kültürde yetişen bireylerin meydana getirdiği toplumun çürümesi çok da şaşılacak bir sonuç değildir. Sokakta kendini güvende hissetmeyen, en basit güvenlik ihtiyacının bile karşılanmadığını gören insanların bir araya gelerek oluşturduğu toplum elbette güvensiz bir toplum olacaktır ve böyle bir toplumda elbette insanlar bireyselleşecek ve sosyal saplantıları artacaktır.

Yazımın başında da dediğim gibi toplumsal çürüme bir süreç gerektirir ve bizler bir sürecin sonucu olarak bu günleri yaşıyoruz. Bizim için artık her türlü kötülük daha normal, daha alışılır. Başımızı kuma gömmeyi ve bazı zamanlar  gündeme göre o kumdan çıkarıp şöyle bir etrafa bakındıktan sonra tekrar aynı hale bürünmeyi tercih eden ; yaşadığı hiçbir şeyden ders çıkarmayan bir toplum haline geldik. Biz sıtmadan kurtulabilmek için bataklığı kurutmak yerine, bataklıktaki sineklerle oyalanmayı seviyoruz. Toplumsal bir problemin kaynağına inmek veya sorunları kökünden halletmek gibi bir derdimiz yok. Özellikle yaşanan toplumsal olayları romantize ederek pasifize kılmak yeni bir yöntem haline geldi. Halbuki bizim ihtiyacımız olan bilinçli bir öfkedir ve bu öfkeyle gelen gerçekçi bir sorun çözme eylemidir.

Bir ülkenin iktisadi problemleri, maddi krizleri bir şekilde çözülür fakat çürüyen bir toplumun geri dönüşü yoktur. Bunun için tedavi şansını da kaçırmış gibi görünüyoruz. Kitlesel olarak çürümek zahmetsizdir; böyle bir ortamda yozlaşanı kimse sorgulamaz, her türlü saf kötülük çürümenin içinde eriyiverir. Anlayacağınız yaşadığımız delilik çağında insan kalabilmek bile büyük bir mücadele gerektirmektedir. Yaşadığımız bu dünya da, her şeye rağmen kokuşmuşluğa, çürümenin kolaylığına teslim olmayanların hatırına dönmektedir.

 

19-11-2024
Konuk Düşünce Yazarları

Konuk Düşünce Yazarları

info@medyacuvali.com

www.medyacuvali.com

Konuklardan Diğer Yazılar

Bu yazılar da ilginizi çekebilir