Yine Patlama, Yine Yas!
Ankara’da 5 ayda 3. patlama! Ve yüzlerce can kaybı. Yıllardır hiç bu kadar güvensiz olmamıştık. Şimdi sokağa çıkarken herkes birbirine “dikkatli ol” diyor. Nasıl dikkatli olacağımızı ise hiç birimiz bilmiyoruz. Hiç Kızılay’da bulunmamış Ankaralı yoktur. Başka şehirlerden gelenlerin bile yolu Kızılay’a mutlaka düşmüştür, düşer. Bugünlerde herkes kendisinin patlama yerinde bulunduğu zamanlarını zihninden geçirip “şu zamanda bende oradaydım” diyor. Patlamada fiziksel olarak hiçbir şey olmamış insanlar bile ruhsal olarak yaralandılar. Bütün Ankara hatta bütün Türkiye bu olaylardan yara aldı.
Ama yerine yakın olanlar, patlamaya tanık olanlar, fiziksel olarak yaralananlar, en çok da yakınlarını kaybetmiş olanlar derin ruhsal yaralar aldılar ve onların çoğu, bu yaraların izini belki de bütün hayatları boyunca taşıyacaklar.
İlk günlerde olaya anlam verememe, şaşkınlık, uyku bozuklukları pek çok kişide gördüğümüz bir durumdur. Eğer yakınımızı kaybetmemişsek ya da yaralanmamışsak, başlangıçta hemen herkeste olan bu belirtiler bir süre sonra yatışmaya başlar.
Ankara’da bu kadar kısa zamanda üçüncü olay olması, yatışmaya fırsat vermeden tekrarlanması, direk olaya tanık olmayanların bile güvende hissedebilme duygularını zedeleyerek bu yatışma sürecinin zorlaşmasına neden olmaktadır. Olaya tanık olmuş olanlar da bu belirtilerin daha uzun sürmesi ve daha yoğun olması beklendik bir durumdur.
Kolay irkilme, her an kötü bir şey olacak hissi, sese hassasiyet ilk günlerde sıklıkla görülmektedir. Olayın yerinin yakınlarına gitmekten korku ve kaçınma çabası sıklıkla görülür. Hatta olayın olduğu saatlerde huzursuzluk hissedilmesi beklendik bir durumdur.
Olaya tanık olanlar, kendileri düşünmek istemeseler bile aynı görüntülerin, seslerin birden yüzüne çarpar gibi geldiği anları tekrar tekrar yaşarlar. Bu görüntü ve seslerle birlikte çarpıntı, titreme, terleme, yoğun korku duygusu gibi o andaki beden duyumları da ortaya çıkar. Bunlar o kadar kontrolsüzdür ve o kadar rahatsız edicidir ki, kendisini rahatlatmak isteyen yakınlarının söyledikleri teselli sözleri çok yüzeysel kalır. Kimsenin kendisini anlayamadığını düşünerek içe kapanmalar ortaya çıkabilir. Günlük hayattaki uğraşlar o kadar anlamsız ve değersiz olmaya başlar ki, günlük hayatı idame ettirebilmek çok zor ve anlamsız bir hale gelebilir. Travma sonrası stres bozukluğuna sıklıkla depresyon eklenir.
Olaya tanık olan kişilerin pek çoğunda başlangıçta bu belirtiler olur ama zamanla bir kısmında bu belirtiler azalıp kaybolur. Ancak on kişiden bir ya da ikisinde bu belirtiler uzun zaman geçse bile tamamen iyileşemeyebilir. O yüzden belirtiler zamanla geçsin diye beklemek yerine mutlaka yardım alınmalıdır. Psikoloji derneği, psikiyatri derneği gibi bazı dernekler ve bazı merkezler, tamamen ücretsiz travma merkezleri oluşturmuşlardır. Ayrıca pek çok hastane de bu tarzda hizmetler vermektedir.
Ülkemizin, travmaların yaşanmadığı bir ülke olması hayali ve dileğimle…