İnternet Doktorculuğu
İnternet sayesinde tüm bilgiler hızla ve kolayca ulaşılabilir hale geldi. Aklınıza gelebilecek her sorunun cevabına internetten ulaşabiliyoruz. Böylece eskiden bir konu ile ilgili bir tane bilgiye ulaşmak için harcadığımız süre ve emek ile çok daha fazla bilgiye ulaşabiliyoruz. Bu bir taraftan çok büyük bir güç oluşturmakta ama öbür taraftan bilgi kirliliğine ve kafa karışıklıklarına sebep olmaktadır.
Özellikle psikiyatrik hastalıklar gibi belirsizliğin biraz daha yüksek olduğu durumlarda hastalar internetten okudukları nasıl yorumlayacaklarını bilemedikleri için en kötü olasılığa göre yorumlayabilmektedirler. Bizim önemli bulmadığımız belirtiler, onların okuduklarına göre çok kötü hastalıkların belirtisi olabilmektedir.
Tarif ile edinilen bilgi ile tecrübe ile edinilen arasında çok büyük farklılıklar olur. Daha önce kırmızı bir gül görmüşseniz, kırmızı lalelerin içinde görür görmez tanırsınız. Eğer hem laleyi hem gülü hiç görmemişseniz, tarifle ayırt etmek oldukça zor olabilir. Üstelik psikiyatrik hastalıklarda olduğu gibi farklı klinik görünümlerde ortaya çıkınca hastalar yoğun bir kaygıya girebilmekte, bu da tedavi sürecini zorlaştırabilmektedir.
Kimi zaman da diğer hastaların yazdıkları yazıları okuyup çaresizlik hissine ve umutsuzluğa kapılabilmektedirler. Oysa aynı hastalığı yaşayanlar arasında yazma eğilimi daha yüksek olanlar, hastalıktan çok muzdarip olanlar olmaktadır. Örneğin hastalığa yüz kişi yakalanıyor ve 90 tanesi bir süre sonra iyileşiyorsa, iyileşenler arasında yazma oranı çok daha düşük olmaktadır. Dertli olduğumuz konularda konuşma, yazma, kendimizi anlatma eğiliminde oluruz. O durumda en fazla yazıyı yeterince iyileşmemiş, muzdarip olmaya devam eden yüzde 10 oranındaki kesim yazacaktır. Öyle olunca, yazıların yüzde doksanını hastalıktan en fazla muzdarip olan yüzde on yazmış olacaktır. Ancak hastalar toplamda kaç kişinin hasta olup kaç kişin yazdığını bilemeyecekleri için, hastalığın ortalama gidişinin yazılanlar gibi olduğunu sanacak ve yaşadıkları durumu olduğundan çok daha kötü olarak değerlendireceklerdir.
Aynı durum ilaç etkileri ve yan etkileri için de geçerli olacaktır. İlaçlar konusunda, konuya hakim olmayan hatta bazen psikiyatr bile olmayan kişilerin yaptıkları yorumlar yapabilmekte hatta daha iddialı yazabilmektedirler. İnternette yazılanların gerçek olup olmadığını kimse kontrol etmekle yükümlü olmadığı için, herkes kendi fikrini kendine göre kanıt olarak seçtiği bilgilerle süsleyebilmekte ve oldukça ikna edici hale getirebilmektedir. O durumda hastalar bizim yazdığımız ilaçları kullanmama eğilimine girebilmektedir. Yıllarca bu konuda eğitim almış ve hastayı tanıyan hekim yerine, hastayı hiç tanımayan ve bilgisi yokken fikir sahibi olan insanların yorumları bazen daha fazla öne geçebilmektedir.
Bilgi güçtür ama asıl önemli olan gücün nasıl kullanılacağıdır. Kimi zaman bu güç, bilgiyi verenler tarafından yönetme ve kontrolü edebilme şekline kullanılabilmektedir. Gücün nasıl kullanılacağını bilmek ve yönetmek ise daha fazla bilgi ve sağduyu gerektirir. Bir şeyi bilmeye karar verdiğimizde, sorular sorarak başka açılardan da yaklaşmadığımız ve verilenin ötesinde daha fazla bilgiye sahip olmadığımız sürece bize bilgiyi veren kaynağın kurbanı haline geliveririz. O yüzden bilgileri internetten, kimin yazdığı ve ne amaçla yazdığı belli olmayan kaynaklardan değil, doktorunuzdan almanız önemlidir.
Sağlıklı günler dileğimle…