İyi Mi ? En İyi Mi?

İyi Mi ? En İyi Mi?

A+ A-

Önce liseye geçiş sınavları, sonra da üniversiteye geçiş sınavları tamamlandı.

Öğrenciler istedikleri yerleri kazanabilmek için en iyi olanlardan olmaya çalıştılar.

Öncelikle yapılan merkezi sınavların ülkemiz için en iyi seçenek olduğunu düşünüyorum. Soru çalınması ya da hile olasılığı, not ortalaması ya da klasik soruların olduğu sınavlara göre çok daha düşüktür. Kağıtların değerlendirilmesi bilgisayarlarla olduğu için objektiftir. Sadece ezber değil, yorum yapabilme gücünü de ölçmektedir. Herkesin eşit değerlendirilebilmesi için şu andaki sistemin ülkemiz koşulları içinde olabilecek en iyisi oluğunu düşünüyorum. Sınavlarda en iyi yapandan itibaren bir sıralama yapılır ve o sıralamada nerede olduğunuza göre yerleşeceğiniz okul belirlenir. Söylediğim gibi, bizim ülkemiz için en mantıklı olan bence de bu yöntem. Ancak sınavlardaki mantığın tüm yaşama yansıtılması hayatı çok zorlamaktadır. Çünkü yaşam sınavlardaki gibi birkaç parametre üzerine kurulu değildir. Binlerce parametrenin olduğu bir şeyde, alışkanlık gereği en iyi olma çabası hayatı çok zorlar.

Diğer yandan, en iyi olmak, yarışmayı da içinde barındırır. En iyi olabilmek için başkalarından iyi olmamız gerekir. Oysa iyi olmak, sadece ustalaşmak anlamına gelir. Zihnimiz ustalaşmaktan keyif almak üzerine kurulu bir programdadır. Ustalaşana kadar tekrar ederiz. Tıpkı çocuk oyunlarında olduğu gibi, ya da bebeğin yeni şeyler öğrenme sürecinde yaptığı gibi, ve bunlardan keyif alırız. Zihnimizin doğal programı bu şekildedir. İyi olmak, ulaşılacak bir hedef değil, süreçtir. Sürecin kendisi zevk verir. İyi olma ve gelişme çabası, kendisiyle ve çevresi ile barışıklık sağlar. İyi olma, kendi içinizde hissettiğiniz duygudur. Başkası ile uğraşmanız gerekmez. En iyi olmak ise başkasıyla yarışmak anlamına geldiği için başkasının ne yaptığını sürekli takip etmeyi gerektirir. Enerjinin bir kısmı başkası ne kadar çalıştı, ne kadar yaptı gibi şeylere gideceği ve ister istemez ona ilişkin duygularla yorulacağımız için kayıplara uğrayacaktır. Tıpkı sürtünme kuvvetinin enerji kaybı yaratması gibidir. İyi hissetmenin başkasından daha iyi olmaya bağlanması, hayata anlam katmamızı da zorlaştırır. O yüzden sınavlarda ister istemez başkalarıyla olan bir yarışın içinde oluruz ama hayatta başkalarıyla değil, içimizdeki “usta” ile temas kurabilirsek, hayatımızı daha anlamlı ve keyifli yaşarız.

“En iyi” değil, “iyi” bir yaşam dileğimle…

 

16-07-2018
Dilek Türkoğlu

Dilek Türkoğlu

Psikiyatrist Dr.

İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara Dikmen Lisesi"nde tamamladım. 1992 yılında Hacettepe Ü. Tıp Fakültesinden mezun oldum. Aynı yıl yapılan TUS sınavları ile çocukluğumdan beri istediğim psikiyatri ihtisası yapmaya hak kazandım. 1997 yılında Çukurova Üniversitesi Psikiyatri A. B. D da uzmanlığımı tamamlayarak Hacettepe Ü. Sağlık ve Rehberlik Merkezi"nde göreve başladım. 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi"deki görevimden ayrılarak ODTÜ Sağlık ve Rehberlik Merkezi"ne başladım. 2009 yılında hekimler için tam gün  yasasının gündeme gelmesi nedeni ile devlet memurluğumdan istifa ettim. O zamandan beri kendi muayenehanemde  çalışmaktayım.

2004 yılında kurulan Ankara Tıbbi Hipnoz Derneği"nin (ATHD) kurucu üyelerindenim. ATHD, 2000"li yıllarda Türkiye"de hipnoz hakkında bir şey bilinmediği ve bu yüzden çaresiz insanların tıp dışındaki insanlar tarafından hipnoz adı ile suistimal edildiğini gözlediğimiz için, etik çalışan ve hipnoz hakkında doğru  bilgileri topluma yayan bir dernek olması amacı kurulmuş bir dernektir. Şu anda  derneğimizin  başkan yardımcılığı görevini gururla üstlenmekteyim.

2010-2020 yılları arasında Milliyet gazetesi Ankara ekinde de haftada bir olmak üzere köşe yazıları yazdım. 

Medya Çuvalı"nın ilk oluşmaya başladığı yıllardan beri, Medya Çuvalı ailesinin  bir parçası olmanın mutluluğu ile yazılarıma Medya Çuvalı" ndan devam etmekteyim. 

Evliyim, bir oğlum var.

 

0 542 725 88 08

0 542 725 88 08

drdilekturkoglu@gmail.com

Diğer Yazıları

Bu yazılar da ilginizi çekebilir