Boşanma -3
Geçen haftalarda boşanma ve çocuk üzerine Dr. Elvan İşeri’nin verdiği bilgiler ile bu dönemde çocuklar için neler yapılması gerektiğini konuştuk.
Bu hafta boşanma öncesi dönemde yaşananları irdeleyeceğiz.
Boşanma, genellikle sıkıntılı bir zaman dilimi yaşandıktan sonra ortaya çıkar.
Aniden, yeni bir olay ya da bilgi ile boşanma kararı verilmesi çok daha seyrek gördüğümüz bir durumdur.
Genellikle boşanma kararı verilmeden önce “çocuklar olmasa, gelirim olsa… boşanırdım” gibi cümleler defalarca kez söylenmiştir.
Bu tür söylemler sanki boşanma isteğini dile getiriyor gibi görünse de aslında evli kalma isteğinin yansımasıdır.
Bu sebepler çaresizlik yarattığı için boşanamıyor gibi olan görüntünün arkasında aslında evli kalma isteğinin başka sebepleri yatar.
Görünen yüzünde çocuklar için ya da başka bir sebep için evliliği sürdürüyorum gibi yaklaşım evliliğin idamesini sağlıyor ve o yüzden de evliliğin idamesinde yararlı gibi görünse de aslında arka plandaki evliliği sürdürme isteğini gölgelediği için zarar verir.
Eğer arka plandaki istek fark edilirse, evliliğin kalitesi artar.
Çaresizlikten evliliği yürütüyorum hissi ile öfke,kırgınlık gibi negatif duygular daha ön planda olacağı için pozitif olana geçiş yapılması mümkün olmaz.
Çoğu zaman çocuk için evliliğin yürüdüğü söylenir.
Çocuğun psikolojisi bozulmasın denir. Ancak aynı çift evliliği kurtaramayacağı noktaya gelir de boşanma aşamasına varırsa o zaman çocuğun psikolojisi çoğu zaman düşünülmez.
Sırf diğer tarafa acı vermek için çocuğu diğer ebeveyn aleyhine kışkırtmalar,
çocuğu taraf olmaya zorlamalar,
çocuktan diğer ebeveynin yaptıklarına dair bilgiler vermesini isteyerek ispiyoncu rolüne zorlamalar,
diğer ebeveyne çocuğu göstermeme gibi bir çok anne babanın çocuğa gerçekten zarar verecek şeyi yapabildiklerini görmekteyiz.
Oysa çocuğun psikolojisini bozmak istemedikleri için evli kalıyorlarsa, boşanma aşamasında da kendi öfkesini almak için bunların yapılmıyor olması gerekirdi.
Aslına bakarsanız, boşanmalardan çok bu süreçte çocuğun ihtiyaçlarının göz ardı edilmesi çocuklara zarar vermektedir.
Evlilik bitse bile ana babalık rolümüz ölene kadar devam eder.
Çocuğun yanında diğer ebeveyni kötüleyecek şeyler söylediğimizde onun elinden anne babaya güven duyma ihtiyacını alıyorsunuz demektir.
Yaşayan anne ya da babanın kaybı ölmüş olana göre daha acı vericidir. Çocuğunuzu kendi duygularınızı tatmin etmek için bu acıya maruz bırakmayın.
Yukarıda bahsettiğim gibi eğer çaresizlikten boşanamadığınızı düşünüyorsanız, kendinize o sebebin dışında başka hangi korkunun, kaygının ya da isteğin sizi bu evlilikte tuttuğunu sorun.
Bu konuda kolaycılığa kaçıp başka hiçbir sebep olmadığını söylemeyin. Bir liste oluşturana kadar devam edin.
Örneğin cevap yalnız kalma korkusu olabilir ya da sosyal olarak verdiği rahatlık gibi bir çok olasılık olabilir.
Evliliğin size getirdiği artıları fark etmezsek eksiler üzerine daha çok odaklanırız ve öfke, kızgınlık, huzursuzluk gibi duyguları daha yoğun yaşarız.
Bazı durumlarda korkuları net olarak fark etmek, o korkularla baş etme yöntemleri geliştirebilmemizi kolaylaştıracaktır.
Dolayısıyla çaresizlik gibi görünen tablo, tercih etmeye dönüşecektir. Tercih etme düşüncesi bile, ister evliliği sürdürme, ister boşanma kararı verilmiş olsun, yaşam kalitesini, kurban olmaya göre belirgin oranda yükseltir.
Yaşamımızın tercihlerini yapabildiğimiz bir hayat dileğimle…