Uyku Kovaladıkça Kaçar
Uykusuzluk, ara ara herkesin yaşadığı bir durumdur. Özellikle bir sıkıntımız üzüntümüz olduğu ya da heyecanlı olduğumuz zamanlarda ortaya çıkar. Herhangi bir hastalığınbelirtilerinden birisi değilse, genellikle kendiliğinden normale döner. Birçok psikiyatrik hastalıkta uykusuzluk görülür. Depresyonda görülen uykusuzluk, uykuya dalmakta güçlük çekme, sabah çok erken saatte sıkıntı hissi ile uyanma şeklinde olur. Depresyon yaşayan hastalar hem süre olarak daha az uyurlar, hem de uyanma zamanları dinlenmişlik hissi değil yoğun bir sıkıntı hissi hissederler. Uykuya dalmak da uyanmak da kabus gibidir.
Anksiyetede görülen uykuda ise ana problem uykuya dalmak değildir. Uykuya daldıktan birkaç saat sonra kendilerini canlı hissederek uyanırlar. Sanki sabah olmuş da uyanmış gibi hissederler. Oysa sadece birkaç saat uyudukları için yeterli uykuyu alamamışlardır. Tekrar uyumaya çalışsalar da uyumaları zaman alır. Sabaha karşı tekrar uyuduklarında ise işe gitmek için ya da günlük işler için uyanmak zorunda kalırlar. Güne geceden yorulmuş olarak başlarlar. Kesintili uykular anksiyete için tipiktir.
Manik atak ya da psikotik ataklarda sıra dışı bir uykusuzluk olur. Hastalar sanki uykuya hiç ihtiyaçları yokmuş gibi uyumak istemezler. Uykusuzluğa rağmen artmış bir canlılık olur, yorgunluk hissetmezler. Geçmişte bu tür hastalık yaşamış olanlarda ilk belirti uyku bozukluğuolarak ortaya çıkabilir. Hastada henüz diğer belirtiler başlamamışsa bile, hastada bipolar bozukluk tanısı varsa, geçer diye düşünüp beklemeyin, hemen doktoru ile görüşün.
Bazı fiziksel hastalıklar uykuyu bozabilir.
Yaşla birlikte uyku ihtiyacımız azalır. Hareketsiz ama daha stresli yaşamlar, zaman zaman anksiyete uykusu şeklinde uyku döngüleri yaşamamızı sağlar. Eğer herhangi bir rahatsızlığınız yoksa uykusuzluk herkesin arada bir yaşayabileceği, kendiliğinden düzelen bir sorun olarak ortaya çıkabilmektedir. O durumda korkup acilen uykuyu düzeltmeye çalışmak uykuyu daha çok bozar. “Uykusuz kalırsam ertesi günkü performansım düşer, uykusuz kalırsam kendimi kötü hissederim, beynim yorulur, aklımı yitiririm” gibi pek çok korku dauykusuzluğu tetikler. Özellikle yaşlı hastalar gece boyunca herkes uyuduğu için dikkatlerini dağıtacak şey bulamazlar, uyku süreleri kısaldığı ve fizyolojik sebeplerden dolayı hareket edebile yetileri azaldığı için daha da uykusuz kalırlar. Her gece sınava girecek çocuk heyecanı ile “bu gece uyuyabilecek miyim” şeklinde kaygı yaşarlar. Kaygı yaşamak, anksiyete uykusu şeklinde birkaç saatlik uykudan sonra uyanmayı sağlar ve kaygıları gerçekleşmiş olur. Tekrar uyumak için ne kadar uğraşırsa uyku o kadar kaçar. Uyku kaçtıkça bedensel ve zihinsel olarak zarar göreceklerinden korkarlar ve bir kısır döngü başlar. Uyku amaç haline gelmesi gereken bir şey değildir. Bir hastalığa bağlı değilse bedenimiz uykuyu kendiliğinden ayarlar.
Uykunun sadece süresi önemli değildir. Uyku, kendi içinde bir çok evreyi barındıran dinamik bir süreçtir. Eğer bir gece uykusuz kalırsanız, ertesi gece beynimiz kendiliğinden evreleri değiştirerek ihtiyacı olanı alır. Zaten isteseniz bile yedi sekiz günden fazla mutlak uykusuzlukta kalamazsınız. Laboratuvar deneyleri için uykunun engellenmeye çalışıldığı ve her uykuya geçişi gösteren EEG dalgalarındakişi zorla uyandırılmaya kalkıldığında bile bir süre sonra uykuya geçilmesi engellenememiştir. Oysa hastalara sorduğumuzda günlerdir hatta aylardır hiç uyumadığını söylerler. Sadece gece yatakta gözlerini dinlendirdiğini ama zihninin durmadığını ve uyumadığını söylerler.Uyumak için çeşitli önlemler almaya çalışıp uyumaya çalıştıkça gece kendilerini dönem dönem yoklayıp uyumadığına karar verdikçe panik duygusu artar ve uyumak için daha da uğraşırlar. Oysa bedenimiz ihtiyaç duyduğunu alır. Uyumalıyım dedikçe uykumuz kaçar ama bugün az uyusak bile ertesi gün uyku evrelerini ayarlayarak bedenimiz ihtiyacını karşılar.
Eğer depresyon, anksiyete gibi başka bir hastalığın belirtisi değilse uykusuz kaldığınız zamanlarda günlük hareketinizi arttırmanız gece kendinizi iyi hissetmeniz için yapılabilecek en iyi şeydir. Düzenli olarak hergün yarım saat kırk dakikalık yürüyüşler yaparsanız bir süre sonra uyku kalitenizin ve uyanırken hissettiğiniz dinlenmişlik duygusunun kendiliğinden arttığını fark edeceksiniz. Çünkü sabah dinlenmemiş olarak uyanma hissi uykusuzluğun değil, daha çok stresin ve hareketsizliğin sizde hissettirdiği duygulardır. Bu duyguları hissetmemek için daha çok uyumaya çalışmak, uyumak için strese girmek anlamına geleceği için dinlenmemişlik duygusunu dolayısı ile yeterince uykumu alamadım hissini arttırır.
Gece yatarken olan negatif düşünceler de uyku kalitemizi etkiler. O yüzden gece yatarken çok sürükleyici olmayan ama keyif aldığınız, güzel şeylerden bahseden kitaplar okumak, ya da gittiğiniz tatili hatırlamak gibi keyif veren şeyler hatırlamak daha rahat uyumayı sağlayacaktır.
Sağlıklı günler dileğimle…