Teknoloji ve Arkadaşlık
Akıllı telefonlar ile birlikte sosyal medyada kalma süresi çok arttı. Herkes, herkesin her şeyini takip eder hale geldi. Öyle ki, hiçbir şey paylaşmayan birine bile o gün gezdiği yerlerle ilgili geri bildirimler isteyen mesajlar gelince, yazmaya niyeti olmayan pek çok kişi de kendini sosyal medyada ne yaptığını, nereye gittiğini yayınlanırken buldu. Bir yandan insanlar arasındaki bağ artmış gibi görünürken diğer yandan George Orwell’in 1984 isimli kitabında olduğu gibi sürekli takip ediliyormuşuz hissi oluştu.
Hemen hemen herkes artık birbirleriyle internet üzerinden ilişki kuruyor. Dünyanın bir ucundaki bir akrabanın büyüyen bebeği, gün be gün teknoloji sayesinde görülebiliyor. Yıllardır görüşülmeyen ilkokul arkadaşları ile tekrar iletişim kurulabiliyor. Bunlar teknolojinin bize hediyeleri. Diğer taraftan gerçek arkadaşlıklar kurma, birlikte zaman geçirebilme, yan yana olunduğunda yaşanacak beden dili, yüz ifadesi ile insan insana temas etme ve diğerinin duygularını anlayabilme becerileri gittikçe azalıyor. Bunun yanında haber ve bilgi almak, temas kurmak değildir. Yüzeysel olarak çok fazla şey bilinen ama gerçek yakınlığın hiç yaşanmadığı yapay bir ortam yaratılmış oluyor.
İnsanlar, tanımadığı insanların bile yüz ifadelerinden, beden duruşlarından hatta nefes alışverişlerinden onların kızgın mı, sevinçli mi olduğunu anlama becerisine sahiptir. İnsan beyninde bu duyguların anlaşılmasını sağlayan hücreler vardır. Bu hücreler aynı zamanda empati becerilerinin de gelişmesini sağlamaktadır. Aynı ortam içinde olunmadığında, fotoğraf ve yazı yoluyla sağlanan iletişim ortamlarında beynin bu kısım yeterince çalışamaz. Tıpkı işleyen kasların güçlenmesi, işlemeyenlerin gittikçe etkisizleşmesi gibi bu bölüm de çalışmadıkça gücünü kaybeder. Ayrıca internet ortamında doğru yanlış her türlü habere ve bilgiye maruz kalınmaktadır. Bunun sonucu olarak da bir süre sonra insanlar, en kötü şeylere bile tepki veremez hale gelecek şekilde duyarsızlaşmaktadırlar. Böylece duygular ve insanlık iyice yüzeyselleşmektedir.
Özellikle çocuklar için bir arada zaman geçirmek, sosyal becerilerinin gelişimi için çok önemlidir. Fakat ne yazık ki, bebeklik çağlarından itibaren akıllı telefonlarla, bilgisayarlarla oynadıkları için arkadaşlık ilişkilerini nasıl kuracaklarını, arkadaşlıkları nasıl sürdüreceklerini yeterince öğrenemeden büyüyorlar. Oysa arkadaşlığın, insan ilişkilerini öğrenebilmeyi sağlarken aynı zamanda duygusal olarak doyum bulma, empati yapabilme, arkadaşını yatıştırırken kendini yatıştırma gibi çok yönlü işlevleri vardır. Yapılan çalışmalarda insanların sağlıklı ve uzun ömürlü olmasını sağlayan en önemli şeyin, iyi arkadaşlık ilişkileri olduğunu gösterilmiştir.
Sosyal ortamlarda geçirilen zamanları hem çocuklarımız hem de kendimiz için sınırlayıp, onun yerine can cana teması güçlendirmek; hem kendi yaşantımızda daha fazla tatmin sağlar hem de çocuklarımızın gelişimlerine önemli katkılarda bulunur.
Eskiden olduğu gibi arkadaşlarımızla dostluk ve güven ilişkilerinin kurulabildiği, insanların sadece kendileri için değil başkaları için de insanca yaşam isteyebilecek yakınlıkta olduğu bir dünya dileğimle…