Yansıtma

Yansıtma

A+ A-

Savunma mekanizmaları, Anna Freud tarafından ilk kez kaleme alınarak tanımlanmıştır.

Her insan, kendi bütünlüğünü korumak için birtakım yöntemlerle kendini savunur. Zihnimiz de aynı şekilde, savunma mekanizmalarıyla kendine acı verecek, kaygı yaratacak şeyleri daha kabul edilebilir hale getirir. Savunma mekanizmalarının amacı, kişinin kendi bütünlüğünü korumak olsa da, fazla kullanılması, uyum sorunlarına sebep olur.

Bugün, savunma mekanizmalarından yansıtma mekanizması hakkında bilgi vermek istiyorum.Yansıtma, adından da anlaşılacağı gibi, kişinin kendisinde olan bir özelliği, kabul edemeyeceği dürtüleri sanki dışarıdan geliyormuş gibi algılamasıdır. Örneğin, kendi içindeki diğer insanlara karşı olan öfke ve/ veya zarar verme isteğini, diğer insanların kendisine zarar verme isteği gibi algılar. Çok düşük miktarda olursa toplumla uyumu çok bozmadan idare edebilir ama belli oranın üzerine çıkılırsa, ruh sağlığı için tehlike yaratabilir. Kişi, içinde diğer insanlara zarar vermeden, koruma kollama isteği yaşarsa, hayata karşı da, diğer insanlara karşı da daha fazla güven duygusu hissedecektir ama tam tersi olduğunda, herkes potansiyel tehlike gibi görülebilmektedir. Kişi herkeste kötü niyet arayabilir. Daha da ilerlediği zaman paranoya gibi psikotik hastalıklar şeklinde kendini gösterebilir.

Halk arasında yavuz hırsız ev sahibini bastırır sözü, yansıtmayı güzel anlatan sözlerden biridir. Aradaki fark, savunma mekanizmalarında hiçbir şekilde farkındalık olmamasıdır. Tamamen bilinç altı süreçler olarak yaşandığı için, kişi ne yaptığını bilmez. Gerçekten başka insanların onlara zarar vermek istediklerini sanırlar. Yavuz hırsız ev sahibini bastırır sözünde ise haksız olmasına rağmen karşıdakini bastırmak için bile isteye yapılan, tamamen bilinçli olan eylemler kastedilir.

Savunmalardan kimisi olgun, kimisi olgun olmayan savunmalardandır. Yansıtma, olgun olmayan savunmalardandır. Ne kadar baskın hale gelirse, o kadar hastalığa doğru yatkınlık yaratır. Ancak genellikle kişiler bunun farkına varmadığı için değişme ya da tedavi olma ihtiyacı duymazlar. Bütün dünyayla kavga ederek, sorunlu, insanların güvenilmez olduğunu düşünerek, kendilerinin de çevresindekilerin de zorlandığı hayatlar yaşarlar.

Önümüzdeki hafta diğer savunmalarla devam edeceğiz.

 

Güzel günler dileğimle…

 


Kaynakça

 

Görsel Kaynak: www.pexels.com/photo

 

28-08-2019
Dilek Türkoğlu

Dilek Türkoğlu

Psikiyatrist Dr.

İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara Dikmen Lisesi"nde tamamladım. 1992 yılında Hacettepe Ü. Tıp Fakültesinden mezun oldum. Aynı yıl yapılan TUS sınavları ile çocukluğumdan beri istediğim psikiyatri ihtisası yapmaya hak kazandım. 1997 yılında Çukurova Üniversitesi Psikiyatri A. B. D da uzmanlığımı tamamlayarak Hacettepe Ü. Sağlık ve Rehberlik Merkezi"nde göreve başladım. 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi"deki görevimden ayrılarak ODTÜ Sağlık ve Rehberlik Merkezi"ne başladım. 2009 yılında hekimler için tam gün  yasasının gündeme gelmesi nedeni ile devlet memurluğumdan istifa ettim. O zamandan beri kendi muayenehanemde  çalışmaktayım.

2004 yılında kurulan Ankara Tıbbi Hipnoz Derneği"nin (ATHD) kurucu üyelerindenim. ATHD, 2000"li yıllarda Türkiye"de hipnoz hakkında bir şey bilinmediği ve bu yüzden çaresiz insanların tıp dışındaki insanlar tarafından hipnoz adı ile suistimal edildiğini gözlediğimiz için, etik çalışan ve hipnoz hakkında doğru  bilgileri topluma yayan bir dernek olması amacı kurulmuş bir dernektir. Şu anda  derneğimizin  başkan yardımcılığı görevini gururla üstlenmekteyim.

2010-2020 yılları arasında Milliyet gazetesi Ankara ekinde de haftada bir olmak üzere köşe yazıları yazdım. 

Medya Çuvalı"nın ilk oluşmaya başladığı yıllardan beri, Medya Çuvalı ailesinin  bir parçası olmanın mutluluğu ile yazılarıma Medya Çuvalı" ndan devam etmekteyim. 

Evliyim, bir oğlum var.

 

0 542 725 88 08

0 542 725 88 08

drdilekturkoglu@gmail.com

Diğer Yazıları

Bu yazılar da ilginizi çekebilir