KOMPLO TEORİLERİ
Son zamanlarda hiç duymadığımız kadar çok komplo hikayelerine rastlıyoruz. Her yaşanan olayla ilgili basında, sosyal medyada hatta adım attığımız her yerde bir komplo hikayesi anlatılmaktadır… Hikayelerin çeşitliliği her geçen gün daha da artmakta, hayal gücü bizi çok uzaklara doğru götürebilmektedir.
Zihnimiz herhangi bir şeye yeterince çok maruz kaldığında onu tanıdık gibi hissetmeye başlar ve doğru kabul etme eğiliminde olur. Hatta eğer yeterince çok maruz kalırsa onun tartışmaya bile açık olmayan bir gerçek olduğuna inanır. O aşamadan sonra zeka ve mantık inancın kölesi haline gelir. Zeka inancı doğrulamak için kullanılır. Zeka ne kadar yüksekse o kadar mantıklı senaryolar yazılarak inanç doğrulanır. Başlangıçta söylense çok saçma gelecek her şey, yavaş yavaş arttırılan şiddette, yeterince maruz kalınırsa, mutlak gerçek gibi kabul edilir. Bir şey mutlak gerçek olarak kabul edildikten sonra zihnimiz sadece doğrulayan örnekleri fark etme, doğrulamayacak kanıtları görmeme, fark etmeme, hatırlamama şeklinde kendini programlar. O aşamadan sonra ne kadar karşı kanıt sunulursa sunulsun inanç sarsılmaz. Tartışmalar karşılıklı ikna çabalarından öteye gitmez. Ne kadar konuşulursa inanç o kadar güçlenir. İnsanlar konuşa konuşa anlaşır derler ama mutlak doğru olduğuna inanılan durumlarda tam tersi olur. İnsanlar kendi inandıklarında daha da keskinleşir. Bu aşamadan sonra neye inanıldığının hiçbir önemi yoktur. İsterseniz "annen benim evliliğimi bitirmeye çalışıyor" olsun, isterseniz "Aşı içinde çip var" olsun belli bir yerden sonra hep kendi kendisini doğrular.
Son zamanlarda içerik değişse bile her şey hakkında sürekli bir komplo senaryosu üretiliyor. Bunlardan bir kısmı doğru olsa bile hangisinin gerçekleştiği hangisinin gerçekleşmediği kontrol edilmeden hepsi gerçekleşmiş gibi hissediliyor. Zaman geçtiğinde kimse daha önce üretilmiş olan komplonun gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol etmiyor. Yeni komplo ile zihinlerini meşgul ediyorlar.
Herhangi bir senaryoya inanmadan önce daha önce söylenmiş olanların ne kadarının doğru çıktığını kontrol edin. Ne kadarının kanıtlandığına, ne kadarının kanıtlanmadığına bakın. Çünkü bunları kontrol etmek bile mutlak doğru kabul etmenin vereceği duyguyu yaratmayacağı için daha sonra inanacağınız senaryoları daha iyi değerlendirilmesini sağlayacaktır. Genellikle bu senaryolar kontrol edilmediği için geçmişteki senaryolarla birlikte insanlar yaşamın güvenilmez olduğuna, insanların kötü olduğuna, her şeyin kötü niyetlerle yapıldığına inanma eğiliminde olmakta, kendilerini çaresiz ve güvensiz hissetmektedir. Bu da umutsuzluğa, amaçsızlığa ve çökkünlüğe yol açmaktadır.
Zekanın yüksek olması inandıklarımızın daha doğru incelenmesini değil, inandığımız şeyi daha iyi kurgularla beslememizi sağlar. Zihnimizin neye ne kadar maruz kalacağını kontrol etmek yaşam rotamızı ve kalitesini belirleyecektir.
Zihnimizi komplo senaryoları ile değil, yaşamı güzelleştirecek şekilde şekilllendirebilmek dileğimle....
Kaynakça
Yazı görsel: www.pexels.com/photo/pink-background-with-speech-bubble-1111369/ 'dan alınmıştır