Acı Kaybımız

Acı Kaybımız

A+ A-

Pazartesi günü bir hekim arkadaşımızı daha toprağa verdik.

Zevk için öldürdüğünü söyleyen biri  tarafından öldürüldü.

Dr. Ersin Arslan’da zevk için öldürülmüştü zaten...

Dedesinin ölümünün devlete bildirilmemesini isteyen biri tarafından öldürüldü. Böylelikle devletten alacağı emekli maaşının ve bakım parasının kesilmemesi sağlanacaktı.

Gencecik doktor, bunu kabul etmeyip her zamanki  rutin işlemleri yaptığı için öldürüldü.

Dr. Kamil Furtun ise hastanede silahla öldürüldü.

İkisi de çok sevilen hekimlerdi.

Hastaları tarafından, “iyi ki memleketimize böyle bir hekim geldi” denen hekimlerdi.

Zaten bu tür durumlarda masumlar daha çok ölür.

Psikopat psikopatı tanıyıp ona göre davranmayı becerdiği  için kendisini daha kolay korur.

Maaşının ve bakım parasının kesilmemesi için dedesinin ölümünü bildirmemiş olsaydı, torunu doktoru öldürmeyecekti  ve Dr. Ersin Arslan  bugün yaşıyor olacaktı.

Doktoru darp etmeler, hakaret etmeler, öldürmeler eskiye göre çok arttı.

Şiddetin sıfır olmadığı bir yerde doktora şiddeti sıfırlamak da mümkün değildir gibi açıklamalar, neden şiddetin neden arttığını ve nasıl önleneceğini açıklamıyor.

Ama televizyonda  gülerek “bugün bir doktoru halletmişler” diye olayların anlatılması, şiddetin artmasından ne kadar rahatsızlık ve üzüntü duyulduğunu çok güzel açıklıyor.

Kurallar, sadece güçsüzler için varsa, güçlüler her koşulda haklıysa o toplumda kurallar değil güç konuşmaya başlamış demektir.

Bu durumda keyfi cinayetler de dâhil, her türlü suç, çok kolaylıkla işlenecek hale gelecektir.

Güçlü olan haklı olur zihniyeti hâkim olduğunda, özellikle gençlik çağında, güç sahibi olan ve her  istediğini yapan insanların model alınma oranları artacaktır.

Televizyonlar, filmler neyi model olarak verdiklerine çok dikkat etmeliler.

Aksi halde, haşin bakışlı tavuk öldürür gibi adam öldüren Polat’ı örnek alan küçük Polat’çıklarlarla doluyor.

Üzerine sağlık sistemi de hasta ve hekimi karşı karşıya getirecek şekilde yapılandırılmışsa, sağlıkta şiddetin artması kaçınılmaz hale geliyor.

Dr. Kamil Furtun’un öldürüldüğü saatlerde bir başka hekim arkadaşımız, gecikerek randevu saatini kaçıran ama beklemek de istemeyen bir hasta tarafından tartaklanmış.

Attığı mailde “ben şanslı olandım, ölmedim” yazıyordu.

Böyle bir sebepten bir hekimin kendisini şanslı hissetmesi, aslında toplumun ne kadar şanssız hale gelmekte olduğunu gösteriyor.

Şanslı olduğumuzu düşündüğümüz durumların gerçekten şans olması dileğimle…

14-11-2017
Dilek Türkoğlu

Dilek Türkoğlu

Psikiyatrist Dr.

İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara Dikmen Lisesi"nde tamamladım. 1992 yılında Hacettepe Ü. Tıp Fakültesinden mezun oldum. Aynı yıl yapılan TUS sınavları ile çocukluğumdan beri istediğim psikiyatri ihtisası yapmaya hak kazandım. 1997 yılında Çukurova Üniversitesi Psikiyatri A. B. D da uzmanlığımı tamamlayarak Hacettepe Ü. Sağlık ve Rehberlik Merkezi"nde göreve başladım. 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi"deki görevimden ayrılarak ODTÜ Sağlık ve Rehberlik Merkezi"ne başladım. 2009 yılında hekimler için tam gün  yasasının gündeme gelmesi nedeni ile devlet memurluğumdan istifa ettim. O zamandan beri kendi muayenehanemde  çalışmaktayım.

2004 yılında kurulan Ankara Tıbbi Hipnoz Derneği"nin (ATHD) kurucu üyelerindenim. ATHD, 2000"li yıllarda Türkiye"de hipnoz hakkında bir şey bilinmediği ve bu yüzden çaresiz insanların tıp dışındaki insanlar tarafından hipnoz adı ile suistimal edildiğini gözlediğimiz için, etik çalışan ve hipnoz hakkında doğru  bilgileri topluma yayan bir dernek olması amacı kurulmuş bir dernektir. Şu anda  derneğimizin  başkan yardımcılığı görevini gururla üstlenmekteyim.

2010-2020 yılları arasında Milliyet gazetesi Ankara ekinde de haftada bir olmak üzere köşe yazıları yazdım. 

Medya Çuvalı"nın ilk oluşmaya başladığı yıllardan beri, Medya Çuvalı ailesinin  bir parçası olmanın mutluluğu ile yazılarıma Medya Çuvalı" ndan devam etmekteyim. 

Evliyim, bir oğlum var.

 

0 542 725 88 08

0 542 725 88 08

drdilekturkoglu@gmail.com

Diğer Yazıları

Bu yazılar da ilginizi çekebilir