Tohum Ekmek
Geçmiş yıllarda “İnception” adında bir film izlemiştim.
Filmin ismi “tohum ekmek” anlamına geliyor. Ama bu tohum toprağa ekilen tohum değil de, düşünce tohumuydu.
İnsanların aklına durup dururken bir düşünce getirirseniz, o düşünce hakkında yeni düşünceler oluşturursunuz. Örneğin “uzaylıların yüzü yeşil midir mavi midir?” Diye sorarsanız ve onları bu konuda konuşmaya teşvik ederseniz, bir süre sonra insanlar uzaylıların varlığını eskiye göre daha fazla kabul etmiş olurlar.
Sizin sorunuz yüz rengi ile ilgili olabilir, ama asıl amacınız insanların, uzaylıların varlığına aşina olmasını sağlamak ise doğrudan sorulacak “Uzaylılar var mıdır?”sorusuna göre çok daha fazla işe yarar. Çünkü farkına varılmadan zihinlerde bir imge oluşmuştur.
Ayrıca siz konuşmayı bıraksanız bile basından, medyadan, konu komşudan bu konudaki konuşmaları duyup tekrar tekrar maruz kalırsınız ve kabullenmeye başlarsınız.
Tohum ekme, siyasette, basında, reklamcılıkta, hatta dolandırıcılıkta; kısacası insanların zihniyle oynamanın işe yarayacağı her alanda çok kullanılır. Yazık ki bu durumdan kendimizi korumamız pek kolay değildir.
Ekilen bir tohum, herkeste birbirinden çok farklı oranda tutar ve büyür.
Kimisi “Saçmalıyorlar, uzaylı yok” demeye devam edebilir, kimisi yeşil yüzlü uzaylıların mı mavi yüzlülerin mi daha iyi olduğu hakkında konuşmaya başlayabilir. Ama sonuçta toplam olarak bakarsanız toplumda eskiye göre farklılık ortaya çıkmıştır bile.
Hele ekilen tohumun büyümesi için bir zaman da verirseniz, ikinci seferde çok daha fazla insan etki altına girecektir. Hatta bir düşünceyi atıp geri çekildiğinizde ve bir süre sonra aynı düşünceyi tekrar ortaya attığınızda ilkine göre çok daha fazla insan tarafından bu düşünce kabul görmüş ya da doğal karşılanmış olur.
Örneğin “Kız ve erkek çocuklar aynı havayı solumamalı, çünkü kızın akciğerlerine giren hava sonra erkeğin akciğerlerine giriyor, bu böyle olmaz” dersem, başlangıçta saçmalıyorsun dense bile, bir süre sonra bundan bir adım daha geriden gelen başka bir şey söylediğimde, ikinci söylediğimin kabul edilme olasılığı, ilkini hiç söylemediğim zamana göre çok daha yüksek olur.
Söylediğim şey ne kadar mantıksız olursa olsun, bir grup kolayca kabul eder. Çünkü bilinçaltı mantık kuralları ile çalışmaz. Söylenen sözün zihinde hangi imgeyi çağrıştırdığına göre etki oluşur.
Etkide hiçbir zaman yüzde yüze ulaşılmaz. Toplumda çan eğrisinin uçlarında olan da olur; ancak büyük çoğunluk ortalarda birikir. Önemli olan ortadaki kısmı etkilemektir. Uçlardakiler zaten ya hiç etkilenmeyecek olanlar ya da çoktan aynı fikirde olmuş olanlardır.
Halk arasında söylenen çok sevdiğim bir söz vardır; “ Bir deli bir kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış.”
Bu tarz tohum ekme çalışmalarını fark etmek, kendimizi biraz da olsa koruyabilmemizi sağlar.
Yeşeren tohumların kötülük ve düşmanlık değil, iyilik tohumları olmasını sağlayabilmemiz dileğimle…