Toplum Hipnozu-2

Toplum Hipnozu-2

A+ A-

Geçen yazımızda “hipnozda evet seti” oluşturmanın öneminden bahsetmiştik. 

Eğer birileri üst üste doğru olduğunu  bildiğimiz şeyler söylerse, sonra söyledikleri hakkında aynı miktarda düşünmeyiz. Doğru olarak değerlendirme oranı, aynı şeyin ilk söylenme oranı ile sonraki söylenme oranı arasında farklılık gösterir.

Başlangıçta çok düşük düzeyde olsa bile, “evet seti” oluştuktan sonra çok daha yüksek düzeyde doğru kabul etme eğiliminde oluruz. Hatta başkası söylese ya da başka bir şekilde karşımıza çıkmış olsa kesinlikle onaylamayacağımız bir şey dahi olsa, “evet seti”nden sonra onaylamanın bir yolunu bulacak şekilde düşünürüz.

Her kanıt önyargıyı doğrular derler. Eğer önyargımız o insanın doğruyu yaptığı ya da söylediği yönündeyse, o kişinin bize bunu kanıtlamak için uğraşmasına bile gerek yoktur. Biz onun yerine doğrularız zaten.

Sadece başlangıçta  “taraf” haline gelmemiz için uğraşılması yeter. Geriye kalan kısımlarda transa girmiş bir şekilde gerekli kanıtları yaratırız. Taraf haline getirilmek için bile çok uğraşılmasına gerek yok; çünkü her birimizin bir gruba ait olma ihtiyacımız vardır. Bir grubun parçası olmak, ilkel zamanlarda sağ kalmak ile aynı anlama geliyordu. O yüzden zihnimiz, daima bir gruba dâhil olmayı sağlayacak şekilde çalışır. Güvende olma hissi böylece daha kolay sağlanır.

Bir takım tutmak, böyle bir ihtiyacı doyurmak ve  aynı zamanda eğlenmeyi sağlamak için çok yapıcı bir yöntemdir. Aynı maçı seyrederiz ve hangi takımda olduğumuza göre maçtaki hataları  görürüz. Gözümüzle gördüğümüzü bile kendi lehimize görme ihtimaliz daha yüksektir.

Eğlenme amaçlı etkinlikler için çok yapıcı olan bu durum, hayatlarımızı etkileyen kararlarda çok yıkıcı olabilmektedir.

Ülkemiz ve çocuklarımızın geleceği için kararlar alınacak durumlarda   ise, ancak bir gruba ait olma ihtiyacımızı ve evet setlerini devre dışı bırakabilirsek geleceğimize sahip çıkabiliriz.

O yüzden hiçbirimiz, hiçbir partili olmamalıyız. Milletvekilleri ve partiler, bize (sadece bugün değil, gelecekte çocuklarımızın yaşayacağı ülke için) hizmet etmek üzere seçilirler. Yani bizim onlara değil, onların bütün ülkeye hizmet etmesi gerekir. 

Hiçbir partinin her söylediği her önerisi yanlış olmadığı gibi her söylediği her önerisi doğru da olmaz. Durmuş saat bile günde iki kez doğruyu gösterir.

Söylenenleri, önerilenleri kimin söylediğine bakmaksızın dinlemeye çalışın. Sadece denemek için aynı sözleri diğer partiden birisi söylediği zaman ne hissedeceğinizi, nasıl düşüneceğinizi düşünün. Ya da aynı öneriyi diğer partinin değil, sizin tuttuğunuz partinin söylediğini düşünün. Hatta tuttuğum parti yok, kim bugün ve yarın için bu ülkeye en iyi olacak şeyleri yapıyor ya da öneriyor diye düşünün. Bu öneri ya da önerge bir adım sonrasında nereye gider, nasıl sonuçlar doğurur diye düşündükten sonra kendi doğrunuza kendiniz karar verin. Böyle olsaydı belki Soma’da kaybedilen madencilerimiz hala yaşıyor olacaktı.

Biz o partili, bu etnik kökenli, şu inançlı diye ayrıştıkça; horoz dövüşçülerinin dövüştürdüğü horoz sayısı ve dolayısı ile dövüştürenlerin kârı artıyor.

Zihnimizi tanıdıkça, zihnimizin açıklarını kullananlara fırsat vermemeyi başarabiliriz. Yaşadığımız dünyayı cennete dönüştürmek de, cehenneme dönüştürmek de bilgimizle, becerilerimizle bizim elimizde.

Atalarımızdan, zaten cennet olarak aldığımız, bütün kaynakları açısından çok zengin olan ülkemizi cennete dönüştürebilmemiz dileğimle…

08-11-2017
Dilek Türkoğlu

Dilek Türkoğlu

Psikiyatrist Dr.

İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara Dikmen Lisesi"nde tamamladım. 1992 yılında Hacettepe Ü. Tıp Fakültesinden mezun oldum. Aynı yıl yapılan TUS sınavları ile çocukluğumdan beri istediğim psikiyatri ihtisası yapmaya hak kazandım. 1997 yılında Çukurova Üniversitesi Psikiyatri A. B. D da uzmanlığımı tamamlayarak Hacettepe Ü. Sağlık ve Rehberlik Merkezi"nde göreve başladım. 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi"deki görevimden ayrılarak ODTÜ Sağlık ve Rehberlik Merkezi"ne başladım. 2009 yılında hekimler için tam gün  yasasının gündeme gelmesi nedeni ile devlet memurluğumdan istifa ettim. O zamandan beri kendi muayenehanemde  çalışmaktayım.

2004 yılında kurulan Ankara Tıbbi Hipnoz Derneği"nin (ATHD) kurucu üyelerindenim. ATHD, 2000"li yıllarda Türkiye"de hipnoz hakkında bir şey bilinmediği ve bu yüzden çaresiz insanların tıp dışındaki insanlar tarafından hipnoz adı ile suistimal edildiğini gözlediğimiz için, etik çalışan ve hipnoz hakkında doğru  bilgileri topluma yayan bir dernek olması amacı kurulmuş bir dernektir. Şu anda  derneğimizin  başkan yardımcılığı görevini gururla üstlenmekteyim.

2010-2020 yılları arasında Milliyet gazetesi Ankara ekinde de haftada bir olmak üzere köşe yazıları yazdım. 

Medya Çuvalı"nın ilk oluşmaya başladığı yıllardan beri, Medya Çuvalı ailesinin  bir parçası olmanın mutluluğu ile yazılarıma Medya Çuvalı" ndan devam etmekteyim. 

Evliyim, bir oğlum var.

 

0 542 725 88 08

0 542 725 88 08

drdilekturkoglu@gmail.com

Diğer Yazıları

Bu yazılar da ilginizi çekebilir