Psikoterapi – 2
Psikoterapi için ön koşul, kişinin değişim için güçlü bir istek duymasıdır.
Yıllardır alıştığımız gibi görmeyi bırakmak, üstelik gördüğümüzün yüzde yüz doğru olduğuna inanıyorken, farklı görmeyi hayal edebilmek bile gerçekten büyük bir çaba gerektirir.
Bu nedenle, eğer güçlü bir istek yoksa sürecin devam etmesi mümkün değildir.
Psikoterapi süreci bir anlamda, terapist ve danışanın uyum içinde dans edebilmesidir.
Belli oranda hatalar, ayağa basmalar olabilir ama iki tarafta eşit oranda sürece katılıyorsa bu telafi edilebilir. Fakat bir taraf gönülsüz ise,diğerinin ne kadar istekli olduğunun ya da ne kadar becerikli olduğunun bir önemi yoktur. Dolayısıyla psikoterapi için kişinin, kendisinin yardım arayışında olması çok önemlidir.
Bu süreçte sıklıkla gördüğümüz hatalardan biri, kişilerin, diğerinin değişmesi için duyduğu güçlü isteğin yeteceğini düşünmesidir.
Bize eşinin, çocuğunun şikâyetlerinden bahsederek, kendi isteği ile gelmeyeceğini, başka bir şeyi bahane ederek bir şekilde getireceklerini söyleyen pek çok kişi olduğu gibi telefon açarak ya da öncesinde gelerek bilgi verip, bu bilgiyi hiç bilmiyormuş gibi davranarak psikoterapi yapmamızı isteyenler de olmaktadır.Her şeyden önce bilinmesi gereken, psikotik hastalar ve çocuklar hariç, hastanın bilgisi ve isteği dışında bizim hasta hakkında başkasına bilgi vermemiz ve almamız etik olarak doğru olmadığıdır.
İkinci olarak, hastanın kendi isteği olmadığında, terapist dünyanın en iyi terapisti bile olsa, psikoterapi yapılması mümkün değildir. Çünkü süreç, pasif değil karşılıklı etkileşimi gerektiren aktif bir süreçtir.
Başlangıçta kişinin isteği olsa bile bu istek sürmezse, psikoterapi sürecinin devam etmesi mümkün değildir. Bu isteğin sürmesine de ihtiyaç vardır.
Örneğin; kişinin alkol bağımlılığı probleminden dolayı eşi boşanmaya karar vermişse, başlangıçta evliliğini kaybetmemek adına alkolü bırakmak için kişi gerçekten güçlü bir istek duyabilmektedir.
Ancak her şey yoluna girdikten sonra istek aynı miktarda devam edememekte, bu da alınacak sonuçları önemli oranda etkilemektedir.
Psikoterapi süreci, el yazımızı değiştirmeye çalışmak gibidir.
Eğer üzerinde kararlılıkla çalışmazsanız, bir kez yeni bir yazı karakteri belirleyip yazmanız, yazınızı kalıcı olarak değiştirmenizi sağlamaz.
Yeni yazı tipi, iyice pekişene kadar yılmadan üzerinde çalışmanız gerekir.
Yazı iyice yerleştikten sonra, uğraşmaksızın, otomatik olarak yeni yazıyı yazmaya başlayabilirsiniz. Bu hayatımızda ki değişiklikler için de böyledir.
Hayatınızı kendinize en anlamlı gelecek şekilde yazdığınız bir yaşam dileğimle…