Psikiyatrik Hastalıklar Güçsüzlük Müdür?

Psikiyatrik Hastalıklar Güçsüzlük Müdür?

A+ A-

Kalbimizde bir problem olsa ya da tiroid bezlerimiz fazla çalışmaya başlasa hiç kimse onlara güçlü ol, kafana takma, atlatırsın demez. Herkes profesyonel birinden yardım alınmasını, bir doktora gitmesini önerir. Ancak konu psikiyatrik bir hastalık olduğu zaman herkes profesyonel kesilir. Her şeyin kafada bittiği, güçlü olması gerektiği söylenir. Sanki psikiyatrik hastalıklar güçsüzlükten kaynaklanıyormuş gibi davranılır. Vücudumuzdaki diğer organların hata yapmaları kontrol edilemez bir şey ama beynimizin yaptığı hatalar mutlaka bizim kontrolümüz altında gibi düşünülür. Oysa beynimiz de, tıpkı kalbimiz, tiroid bezimiz gibi bir organdır. Üstelik çok daha karmaşık bir organdır ve o da ara ara normalden farklı çalışabilir.Psikiyatrik hastalıklarda ortaya çıkan sonuçlar, tahlillerde çıkmaz.  Duygu, düşünce ve davranış şeklinde ortaya çıktığı için hastalık gibi değil güçsüzlük gibi düşünülür.

Sokaktaki insanların böyle düşünmeleri biraz daha anlaşılır ama konuya hakim olmayan bazı profesyonel olduğunu iddia eden insanlar da bu şekilde yaklaşınca hastaların kafası karışmaktadır.

Son yıllarda yaşam koçu modası çıktı. Hasta tedavi etmediklerini iddia etse de psikoloji konusuna hakim olmadıkları için hastalık belirtilerini ayırt edemeyip kafaya takma, baş edememe gibi algılayabilmektedir. Hatta kimi zaman psikiyatrist tarafından önerilmiş ilaçların gereksiz yere kullanıldığını söyleyip hastaya ilaçlarını kesmeyi önerebilmekte ve zamanından önce ya da uygun olmayan şekilde kesilen ilaçlar ile hastalıkların nüks etmesini tetikleyebilmektedirler.

Bazen de kişi, yardım almaksızın sorununu çözemezse kendini güçsüz hissedeceğini düşünüp sıkıntılarının geçmesini beklemektedir. Oysa başlangıçta daha kolay atlatılabilecek bir durum, zaman içinde daha fazla artabilmekte ya da kronikleşebilmektedir. Sıkıntı yaşamayı güçsüzlük olarak tanımlamadan, yaşadığımız sorunlarda profesyonel bir yardım almaktan çekinmemek gerekir. Yardım almadan geçecek bir sorunsa, yardım alındığında daha kolay geçecektir. O yüzden kendimizle inatlaşmamalı, güç yarışına girmemeliyiz.

Bedensel ve ruhsal olarak sağlıklı günler dileğimle…

 


Kaynakça

Görsel Kaynak:  https://unsplash.com/search/photos/psychology

09-07-2019
Dilek Türkoğlu

Dilek Türkoğlu

Psikiyatrist Dr.

İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara Dikmen Lisesi"nde tamamladım. 1992 yılında Hacettepe Ü. Tıp Fakültesinden mezun oldum. Aynı yıl yapılan TUS sınavları ile çocukluğumdan beri istediğim psikiyatri ihtisası yapmaya hak kazandım. 1997 yılında Çukurova Üniversitesi Psikiyatri A. B. D da uzmanlığımı tamamlayarak Hacettepe Ü. Sağlık ve Rehberlik Merkezi"nde göreve başladım. 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi"deki görevimden ayrılarak ODTÜ Sağlık ve Rehberlik Merkezi"ne başladım. 2009 yılında hekimler için tam gün  yasasının gündeme gelmesi nedeni ile devlet memurluğumdan istifa ettim. O zamandan beri kendi muayenehanemde  çalışmaktayım.

2004 yılında kurulan Ankara Tıbbi Hipnoz Derneği"nin (ATHD) kurucu üyelerindenim. ATHD, 2000"li yıllarda Türkiye"de hipnoz hakkında bir şey bilinmediği ve bu yüzden çaresiz insanların tıp dışındaki insanlar tarafından hipnoz adı ile suistimal edildiğini gözlediğimiz için, etik çalışan ve hipnoz hakkında doğru  bilgileri topluma yayan bir dernek olması amacı kurulmuş bir dernektir. Şu anda  derneğimizin  başkan yardımcılığı görevini gururla üstlenmekteyim.

2010-2020 yılları arasında Milliyet gazetesi Ankara ekinde de haftada bir olmak üzere köşe yazıları yazdım. 

Medya Çuvalı"nın ilk oluşmaya başladığı yıllardan beri, Medya Çuvalı ailesinin  bir parçası olmanın mutluluğu ile yazılarıma Medya Çuvalı" ndan devam etmekteyim. 

Evliyim, bir oğlum var.

 

0 542 725 88 08

0 542 725 88 08

drdilekturkoglu@gmail.com

Diğer Yazıları

Bu yazılar da ilginizi çekebilir