Deprem
Elazığ’da yaşanan ile birlikte hepimizin yüreği yandı. Depremde can kayıpları ve göçük altında kalanlar oldu. Daha önce defalarca olduğu gibi çaresizliği yaşadık, bütün ülke olarak.
Deprem gibi büyük felaketler, insanın yaşama olan güveninin sarsılmasına, “hiçbir yerde güvende değilim duygusunu” yaşamasına sebep olur. Felaketin yaşandığı zaman ne kadar destek alınabildiği, yaşanmaması için yapılabilecek şeylerin yapılıp yapılmamış olması, sonrasındaki sosyal desteğin miktarı, benzer durum tekrarlanırsa önlem alınması için neler yapıldığı gibi birçok etken depremden sonra yaşananlarla baş edebilmeyi etkiler.
Depremden sonra görüntülerin, seslerin tekrar tekrar, sanki gerçekmiş gibi yaşanıyor hissi, böyle bir gerçeklik hiç olmamış gibi hissetme, şaşkınlık, zamanın geçme hızını algılamada değişiklik, olayla ilgili parça parça unutulan kısımların olması, olayla ilgili rüyaların görülmesi, uyku bozukluğu, kolay irkilme, huzursuzluk, nabız, tansiyon yükseklikleri gibi belirtiler olabilmektedir. Bu belirtilerin bir kısmı, ilk ayı atlattıktan sonra devam edebilmektedir. O yüzden deprem sonrası bu belirtilerle baş etmek için yardım alınmasında fayda vardır.
Deprem bölgesinde pek çok dernek ve sivil toplum kuruluşu gönüllü olarak psikolojik destek vermek üzere bölgeye gider. Nasıl olsa geçer demek yerine, yaşanılan belirtilerin ihmal edilmemesi ve verilen desteğin alınması faydalı olur. Deprem sonrası akut dönemde yaşanan belirtilerin yaklaşık yüzde yirmisinin devam etme ihtimali vardır. Alınan destek, belirtilerin daha az oranda devam etmesini sağlar. Psikolojik destek, bu sürecin zarar görmeden atlatılmasında faydalı olur.
Deprem olma ihtimaline karşı güvende olmamızı sağlayan önlemlerin alınması, depreme maruz kaldıktan sonra gereken her şeyin yapıldığının bilinmesi, hayata, insanlara, devlete güven duygusunun en önemli şey olduğunun bilinerek gerekli adımların atılması çok önemlidir. Deprem gibi felaketlerin yaşanmadığı, güven duygusunun sarsılmadığı bir hayat dileğimle…