Hep Mağdurlar
Bazı insanlar hep mağdurdur. Hep kötü insanların kurbanı olmuştur. Kendileri hep iyi niyetlidir ama karşısındakiler ya onu kandırmıştır ya da kötü emellerine alet etmiştir. Kendileri tamamen iyi niyetlerinden onlara inanmışlardır. Her fırsatta duygu sömürüsü yaparlar. Hatta o kadar iyi yaparlar ki, karşıdakiler onunla aynı fikirde olmadığı zaman bile onların kötü niyetli ve bencil olduğuna hem kendini hem karşıdakileri inandırıverirler.
Yukarıda yazılanlara benzer durumları, hepimiz hayatımızda zaman zaman mutlaka yaşamışızdır, yaşarız. Ortalama zekâya sahip insanlar gerçekten de belli oranlarda kandırılırlar ve mağdur edildikleri zamanlar olur. Belli oranda karşıdakini mağdur etmekle de suçlanırlar. Ortalama zekâdaki bir insan, ortalama miktarda bunları yaşar.
Hiç kandırılmamak için sürekli bütün kötü olasılıkları düşünmek ve sürekli önlem almak gerekir. Kurumlar ve devletlerle ilgili olan durumlarda bunlar tabi ki profesyonelce düşünülür, ekipler oluşturulur ve kurumun faydasına olacak şekilde bütün kötü olasılıklara karşı önlem alınır. O yüzden kurumların ve devletlerin, kandırılması olası değildir ama kişiler düzeyinde yaşanan ilişkilerde sürekli kötü olasılıkları düşünmemiz mümkün değildir. Kurumlarda ya da devletle ilgili işlerde olması gerekeni bireyler düzeyinde yapmaya kalkarsak yaşama güven duygumuz ve hayattan zevk alabilme becerimiz çok zarar görür. Bu nedenle belli oranlarda kandırılmayı ya da mağdur olmayı göze alırız.
Bununla birlikte ortalama herkesin başına gelen miktardan daha fazla mağdur oluyorsak, kendimize ve yaptıklarımıza bakışımızı değiştirmemiz gerekir. Örneğin, bazen bizim yaptıklarımız ve seçimlerimiz ile ilgili sorunlar olabilir. Örneği, aşırı verici iseniz almayı seven insanlarla denk gelme olasılığınız daha yüksek olacaktır. Hatta sizin gibi verici olanlarla karşılaştığınızda, onlarla arkadaşlık kurma ihtimaliniz daha azken alıcılığı daha yüksek kişilerle karşılaştığınızda iki tarafın birden motivasyonu daha yüksek olduğu için arkadaş olma ihtimaliniz de daha yüksek olacaktır. Genellikle başlangıçta ilişki iki taraf için de çok doyum vermesine rağmen bir yerden sonra tükenmeye başlar. O aşamadan sonra ilişki bizi beslemek yerine yük olma aşamasına geçer. Böyle bir ilişkide verenin mağdur gibi görülmesini bekleriz ama genellikle iki taraf da kendini mağdur hisseder. Hatta çoğu zaman verici olanlar, kendilerini suçlu hissetmeye alışık oldukları için onlar nerede yanlış yaptıklarını düşünmekle uğraşırken alıcı olanlar mağdur olduklarını iddia etmeye başlamışlardır bile. Mağdur hissetmek ve mağdur olmak her zaman birbiriyle paralel değildir. Kimi zaman mağdur hissetmek diğer insanlardan daha çok şey talep edebilmenin bir yolu olarak kullanılır.
Sık sık mağdur olacak seçimler yapıyorsanız bu seçimleri yapmamızın mutlaka bir sebebi vardır. O sebebi fark edip düzeltmek gerekir. Pek çok insan sebep olarak genellikle karşıdaki insanları gösterirler. Oysa eğer bir şey sık tekrarlanıyorsa karşıdakinden çok, dikkati kendi yaptıklarınıza ve kendi seçimlerinize vermeniz daha anlamlı olur. Aksi halde tüm hayatınız boyunca isimler değişse de senaryo değişmeden benzer sahneleri yaşamaya devam edersiniz.
Her konuda olduğu gibi mağdur olmaya da belli oranda maruz kalmamız doğaldır. Bu oranı sıfır düzeyine çekmeye çalışmak yaşam kalitemizi düşürür ama eğer sürekli başımıza geliyorsa diğer insanlardan çok kendinizde neleri değiştirmemiz gerektiğini incelememizde fayda olacaktır. Ancak bu şekilde hayatının sorumluluğunu alan ve hayatını daha iyi yönetebilen insanlar haline gelebiliriz.
Hayatımızın ve seçimlerimizin sorumluluğunu alabilmek ve taşıyabilmek umuduyla…