Şeytan Marka Giyer'de Moda ve Benlik Sunumu

Şeytan Marka Giyer'de Moda ve Benlik Sunumu

A+ A-

Şeytan Marka Giyer (The Devil Wears Prada), David Frankel tarafından yönetilen ve Lauren Weisberger’in aynı adlı romanından uyarlanan 2006 yapımı bir komedi-drama filmidir.

Filmde ünlü bir moda dergisi olan Runway’in genel yayın yönetmeni Miranda Priestley’nin (Merly Streep) asistanı olarak işe başlayan Andy Sachs’ın (Anne Hathaway) hikayesi anlatılır. Filmde benlik sunumu veya bireylerin kendilerini başkalarına nasıl sundukları ana tema olarak işlenirken filmdeki benlik sunumu özellikle Andy ve Miranda arasındaki zıtlıkla kendini açığa çıkarmaktadır.

Benlik, toplumsal deneyimden oluşur, kaçınılmaz olarak kişi kendisini diğerleri tarafından, onların tepkilerine yansıtılmış olarak görür ve bunlar kişinin kendisine ilişkin algılar örüntüsü aracılığıyla yorumlanır.[1] Erving Goffman’a (2014) göre ise toplumda başkalarına kendi benliğimizin bir sunumunu yaparız; sunmuş olduğumuz bu benlik de yaşadığımız toplumda bir kimsenin karakteri ile aşağı yukarı aynı şey olarak kabul edilir. Filmde Andy başlangıçta modanın “yüzeysel” dünyasıyla ilgilenmeyen, hatta moda endüstrisini eleştiren, kendine güvenen ve bağımsız ancak modaya uygun olmayan, kendine özgü tarzıyla tasvir edilmektedir.

Filmin başlarında Andy’nin giyim tarzının daha işlevsel -amacına uygun ve rahatlığın ön planda olduğu ayakkabılar, kıyafetler vb.- olduğu görülürken Andy’nin işe başlamasıyla durum değişir.

 

 

Film ilerledikçe iş arkadaşları ve patronu Miranda’nın da baskısı ve ötekileştirmeye dayanamayan Andy, görünüşünü ve benlik sunumunu değiştirmeye, meslektaşlarının modaya uygun tarzını benimsemeye başlar. Dolayısıyla işlevsel ve rahat ayakkabıların yerini sivri topuklu ayakkabılar, sıcak tutan kazakların yerini ise şık gömlekler alır. Andy’nin benlik sunumundaki bu değişim aynı zamanda meslektaşları ve Miranda tarafından kabul görme, başarılı olma ve uyum sağlama arzusunun da bir yansımasıdır.

 

 

Böylece filmdeki ana temalardan biri daha açığa çıkmaktadır: “Moda, derin bir baskı karakterine sahiptir ve yaptırımı toplumsal başarı ya da dışlanmadır”.[2] Filmde Andy’nin Miranda’ya dönüşümü Andy’nin benlik sunumunu değiştirmesiyle gerçekleşir: Benlik sunumunun moda endüstrisinde başarıya ulaşmak için güçlü bir araç olduğu mesajı verilirken aynı zamanda istenen kalıba ya da modaya uymayanlar içinse bir baskı ve güvensizlik kaynağı ya da ötekileştirme sebebi olabileceğinin de altı çizilir.

Böylece, The Devil Wears Prada, moda endüstrisinde başarılı olmak için benlik sunumunun önemini vurgularken, aynı zamanda bu sürecin kişisel kayıplara da yol açabileceğini göstermektedir. Çünkü Andy’nin benlik sunumunun değişmesi sadece kıyafetleri ile olmamış özel hayatını da etkilemiştir. Yani tıpkı Miranda gibi Andy de moda endüstrisi için özel hayatından feragat etmektedir. Film, modanın toplumsal baskısını ve belirli bir kalıba uymanın ötekileştirme sonucunu göstererek, toplumsal normlara uygun davranmanın hem kişisel hem de mesleki başarıyı artırabileceğini ancak bireysel özgürlükleri de kısıtlayabileceğini anlatmaktadır.

 

 


Kaynakça

[1] Erol Mutlu, İletişim Sözlüğü, Ütopya, Ankara 2017, s. 51 [2] Jean Baudrillard, Tüketim Toplumu, (H. Deliçaylı ve F. Keskin, Çev.), Ayrıntı, İstanbul 2013, s. 113 Goffman, E. (2014). Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu. (B. Cezar, Çev.) İstanbul: Metis.

24-04-2023
İrem Merih Mutlu

İrem Merih Mutlu

Sinema ve Televizyon

Bir film meraklısı ve felsefeci olarak, belki çok sevdiğiniz belki de daha önce hiç duymadığınız filmlerde ekrandaki görüntülerin ardındaki daha derin anlamları ortaya çıkarma tutkusuyla, sinemanın zengin dokusunu ve hayatlarımız üzerindeki derin etkisini keşfederken ilgi çekici ve düşündürücü bir yolculuk için bana katılacağınızı umuyorum.

iremmerihmutlu@gmail.com