ANNE
Geçen pazar anneler günüydü. Şiirler okundu. Çiçekler alındı. Uzaktaki annelere telefon edildi. Yakında ise ziyaret edildi. Bir gün de böyle geçti.
Anne ile çocuk arasındaki bağ dünyadaki en güçlü bağlardandır. Belli bir yaşa gelene kadar anne ya da anne yerine geçen kişi bakım vermezse bebek sağ kalamaz. O yaşlara kadar bakım veren kişi ile bebeğin doğrudan, çok yakından teması olur. Yaş büyüdükçe ihtiyaç duyma azalır ve çocuk kendi ayakları üzerine durmaya başladıkça kendi hayatını kurmaya başlar. Ancak anne ya da bakım veren kişi ile bağlantı, somut düzeyde azalmış bile olsa çocuğun büyürken öğrendikleri, çocuğa hissettirdikleri, kişinin kendini algılamasındaki annesinin etkisi ile bu bağ son derece güçlü olarak devam eder.
Anneler, her çocuğu ile birlikte bir şeyler öğrenir. Her çocuğun bebekken bile mizacı ve ihtiyaçları birbirinden farklıdır. Anne eğer kendi gelişiminde takıldığı yerler varsa, çocuğunun ihtiyaçlarını net göremez. Kendi gelişimindeki takıldığı yerler, çocuğu görüşünün önünde puslu cam gibi durur, görüşü bozar. Örneğin kendisinin değersizlik hisleri çok yoğunsa, çocuğun ona çok değer verdiğini hep göstermesine ihtiyaç duyabilir. Ancak, bu anneye ait bir sorun olduğu için çocuğun yaptıkları ile tamir olmaz. O yüzden de çocuk bir türlü kendisini annesine anlatamamış, bir türlü yetememiş hisseder. Aynı şeylerle karşılaşsa bile insanlar birbirlerinin tamamen zıddı tepkiler verebilir. Örneğin çocuklardan biri anneye sürekli değerli hissetmesini sağlayacak şeyler yapıp, annenin serzenişleri olduğu zaman suçluluk hissederken, diğeri baştan tepki duyup anneye değersizlik duygusu yaşatacak şekilde davranabilmektedir. Ancak böyle davranan çocuğun da etkilenmediği söylenemez. Onlar da bu durumu sağlıklı olacak şekilde atlatamazlarsa,dengeleyemedikleri duyguları kendinden sonraki nesle bir şekilde aktaracaktır.
Anne ile sağlıklı bağ kurmuş olan çocuklar annelerine bağımlı değil, bağlıdır. Çocuk yetişkin olduğunda da aralarında hiç silinmeyecek bir sevgi ve saygı olur. Bir yandan da çocuğun kendi hayatını yaşaması ve kendi kararlarını alabilmesi için bir alanı olur. Bireyin anneden farklı düşünebileceği ve farklı tercihlerinin olabileceği kabul edilir. Gerekirse belli oranlara kadar çatışmalar yaşanır ama bunlar çok uçlarda değildir . Aynı zamanda annenin her söylediğine de itaat edilecek kadar da çocuk yok olmuş değildir. Oysa sağlıklı bir gelişim yaşanmamışsa anne çocuk ilişkisinde normalden daha yoğun duygular ortaya çıkar. Duygular çok çalkantılı ve iniş çıkışlıdır. Genellikle anne ile sağlıklı kurulamamış ilişkinin etkisi başkaları ile olan ilişkiye de yansır. Öldürmeyen her acının insanı güçlendirdiğinin söylenmesi gibi, bazen, diğerler insanlarla ilişkinin daha özenli ve iyi olmasını sağlayabilir ama sıklıkla hayata sıkıntılar olarak yansır.
Sonuçta anne ve çocuk ilişkisi hayatın temellerinden biridir. Kendimiz çocuk yapma kararı vermeden önce eğer zihnimizde ebeveynlerle ilişkimiz ile ilgili çalışmamız gereken şeyler varsa, o çalışmaları yaptıktan sonra çocuk planlamakta fayda olur. Öyle olduğunda annelik, tüm zorluklarına rağmen çok mutluluk vericidir.
Anneler gününde annelerin yüzlerinin hep gülmesi dileğimle…