LYS’ ye Doğru
YGS sonuçları açıklandı. Sonuçların açıklanmasıyla birlikte bazılarımızda, hayal kırıklığı ve umutsuzluk oluştu. Normal koşullarda bu tür tepkileri, yaşananlara verilen tamamen doğal bir cevap olarak görür ve hayal kırıklığını atlatmak için zamana ihtiyaç duyulacağını, bir süre sonra da normal duygulara dönüleceğini söylerdik. Fakat yakın bir zamanda öğrencilerin önünde LYS olduğu için sonuç ne olursa olsun bir an önce toparlanıp yeniden koşmaya devam etmeleri gerekmektedir.
Yaşam zaman zaman sürekli ilerleyen bir bantta yürümeye benzer. Böyle zamanlarda geçmişte olanları hızla geride bırakıp geleceğe yürümeye devam etmek gerekir. Geçmiş, yalnızca nerelerde hatalar yaptığımızı ve nerelerde doğru adımlar attığımızı fark edebilmemiz için gereklidir. Kimi zaman cesaret edebilmemizi sağlaması kimi zaman da yaptığımız hatalardan ders alarak daha doğru adımlar atabilmemizi sağlaması için önemlidir. Onun dışında geçmiş, ne övünmek için ne de kendimizi değersizleştirmek için kullanılmalıdır. Bunlardan hangisi için kullanacak olursak olalım, geçmişe takılıp kalmış oluruz ve yürümekte olan banttan düşmemiz kaçınılmaz hale gelir. Yani, geçmişte olanları bırakamazsak geleceğe yürüyemeyiz.
Birinci basamakta çok iyi bir sıralamaya yerleşmiş olanlar için ise mutlaka bir motivasyon artışı olacaktır. Ancak bu başarıya çok fazla takılıp kalırlarsa, zaman kullanımı ve tempo düşebilir. Çok iyi bir puan alamamış olanlar ise nerelerde hata yaptıklarını ve tekrar yapmamak için neler yapmaları gerektiğini düşünmekte ve yaşanılanları yapıcı hale getirmekte zorlanılabilmektedirler. Böyle yapmak yerine o sıralamadan daha iyi bir sıralamaya geçemeyeceklerine dair bir umutsuzluğa kapılabilmektedirler. Özellikle kendisini fazla eleştirme eğilimi olanlarda diğer sınava çalışmak ve yeni konuları öğrenmek için harcanan zaman ve enerji geçmişteki hayal kırıklığına ve kendi ile tutuştuğu kavgaya harcanabilmektedir. Bu durum daha fazla zaman ve güç kaybı yaratarak yapabileceklerinin de altında sonuç almalarına neden olabilmektedir.
Böyle zamanlarda, aklınıza gelen düşüncelerin akışına kapılmak yerine bu düşüncenin ne kadar işlevsel olduğunu düşünün. Kendimizi suçlamak sanki bir daha yapmamamızı sağlayacakmış gibi hissetmemize neden olur. Kendimizi ne kadar sert eleştirirsek, bir daha aynı hatayı yapma apmama ihtimalimiz o kadar az olacakmış gibi gelir. Oysa kendimizi ne kadar çok eleştirirsek kötü hissetme oranımız da o kadar artar ve düzeltebilecek gücümüz kalmaz. Kendimizi, hiçbir şey yapamayacak hale getiririz.
Bunun tam tersi yani kendimizi hiç eleştirmediğimizde ve kötü sonuçlar için sürekli başkalarını suçladığımızda da neyi düzeltmemiz gerektiğini bilemeyiz ve düzeltemediğimiz için de tekrar tekrar aynı hataları yaparız. Ve başkalarını suçlamaya devam ederek, aynı çemberin içinde ne kadar koşarsa koşsun dışarı çıkamayan hamsterlar gibi tüm hayatımız boyunca aynı kaderi yaşamaya devam ederiz.
Tüm çocuklarımızın, kendileri için en iyisi olacak olasılıkları yaşaması dileğimle…