Hasta Yakınları (1)
Psikiyatrik hastalıklar, dışarıdan görülen bariz bir sorun olmadığı için insanların anlamakta zorluk çektikleri hastalıklardır. Somut olmayan şeylerin anlaşılması daha güç olduğu için de birçok kişi psikiyatrik hastalıkları, her şey kafada biter, diyerek yok sayma eğilimindedirler. Hastanın davranışları, sözleri sanki şımarıklığından ya da kötü niyetinden yapılmış gibi algılanır. Hatta daha bilmiş olanlar, bilinç altında bunlar varmış ki böyle şeyler söylüyor gibi yorumlar yapmaya kadar vardırırlar işi.
Psikiyatrik hastalıkların bir kısmında, örneğin psikotik bozuklar ve manik ataklarda hasta, normal zamanda asla yapmayacağı şeyleri yapabilir, asla düşünmeyeceği şeyleri düşünebilir ve söyleyebilir. Bu tür psikotik hastalıklarda hasta, tıpkı rüyada gibidir. Biz rüyamızda yaptıklarımızı ne kadar kontrol edebiliyorsak, psikotik hastalıklarda da hastalar, ancak o kadar kontrol edebilirler. O yüzden mahkemelerde, bu tür rahatsızlığı olan kişilerin işledikleri suçlar için psikiyatriye, “işlediği suçlar için şahıs faik ve mümeyyiz midir?” diye sorulur.
Bütün bunlara rağmen psikiyatrik hastalıklarda suç işleme oranı çok yüksek değildir. Normal görünen kişilerin işledikleri suçlardan çok daha az oranda suç işlenir. Eşi psikotik atak, manik ya da hipomanik atak yaşayan kişiler, özellikle ilk ataksa ne yapacaklarını bilemezler. Olan biteni nasıl yorumlayacaklarına karar veremezler. Örneğin manik ataklarda çok para harcama, cinsel dürtülerde artış ve başka kişilerle cinsel ilişki yaşanması, dürtüsel davranışlar, öfke nöbetleri, eşini suçlamalar ve değersizleştirmeler gibi evliliği zorlayacak durumlar yaşanır. Atak tedavi edilip geçirildikten sonra hem hasta hem de hasta yakını bir enkaz ile baş başa kalır. Söylenen sözler akılda soru işaretleri yaratmıştır. Maddi olarak bir çok hata yapılmıştır. Para geri dönüşü olmayacak insanlara dağıtılmıştır ya da saçma şeyler için harcanmıştır. Maddi zorluklara neden olunmuştur. Bütün bunların sonucu olarak da evlilik hayatı birçok açıdan zorlaşır.
Bu nedenle atak toparlandıktan sonra, tekrar yaşarlarsa nasıl önlemler alacaklarını konuşup ortak bir yol belirlemelidirler. Atak geçtikten sonra hastalar genellikle bir daha olmayacağını düşünürler ve tekrar yaşarlarsa neler yapılması gerektiğini planlamazlar. Hasta yakını bu soruyu sorduğunda da hasta olan kişi, genellikle onları bir daha olmayacağına ikna etmeye çalışır ya da hastanın morali bozulmasın diye hasta yakını bu soruyu sormaktan korkabilir.
Oysa depremin de olmasını istemeyiz ama olma ihtimaline karşı önlemler alırız. Dolayısıyla, her ne kadar hastalığın da tekrar yaşanmasını istemesek de önlemler almakta fayda vardır. Örneğin borç istenmiş kişilerle konuşulması ve eşler birlikte gelmediği sürece borç verilmemesinin istenmesi, kredi kartı kullanımı ile ilgili nasıl önlemler alınacağı, atak döneminde kumar oynayanlar için neler yapılabileceği ve başka bir çok olasılık hakkında konuşup ortak bir yol belirlenmesi gerekir.
En önemlisi de tekrar atak geçirmemesi için doktor kontrollerinin aksatılmaması ve ilaç kullanımının takibinin nasıl yapılacağı konuşulmalıdır. Önümüzdeki hafta bu konu üzerinde duracağım.
Sağlıklı günler dileğimle…