Sanal Dünya
Bilgisayar ve sosyal medya o kadar hayatın içinde ki, gençler için neredeyse sanal dünya gerçek hayat haline gelmektedir.
Bilgisayarın hayata girmediği yıllarda çocukluklarını ve gençliklerini geçirmiş olanlar için gerçek dünya diye tanımlanan şey ile daha sonra doğan çocukların gerçek dünya olarak hissettikleri arasında farklılıklar var. İnsanlar ne ile çok temas kurarsa, zihin de ona uyum sağlar. Bilgi işleme hızı, bilgi depolama ihtiyacı, zaman algısı, dikkati gerçek zaman ritminde sürdürebilme becerisi gibi birçok beceri, zihnimizin öğrendiği ve uyum sağladığı becerilerdendir.
Teknolojinin gelişmesi ile birlikte pek çok şey eskiye göre çok hızlanmış ve ulaşılabilir hale gelmiştir. Bir taraftan bunların hayata çok güzel katkıları olurken diğer taraftan istekleri erteleme, istenilenin gerçekleşmesi için sabredebilme, hayaller kurabilme ve hevesi koruyabilme gibi beceriler körelmeye başlamıştır.
Eskiden çocuklar arkadaşlarıyla saklambaç oynarken, şimdi yan yana otursalar bile bilgisayarda ayrı ayrı oyun oynamaktadır. Bilgisayarın hızı çok daha yüksek olduğu için gerçek dünyadaki oyunlar durağan ve renksiz gelmektedir. Çocukların zihni daha yüksek hızlara alıştığı için dikkati sürdürme becerileri daha kısa zamanlara göre ayarlanmaktadır. Sosyal medyada kurulan arkadaşlıklara alıştığı için duygu okuma ve birlikte aynı duyguyu yaşama becerileri yeterince güçlenememekte, gerçek hayat daha yavan ve bir şeyler eksikmiş gibi bir duyguyla yaşanmaktadır. Hatta ellerinde telefonları olmadığında çocuklar sürekli canlarının sıkıldığından şikayet etmektedir.
Çocuklara kendi yaşıtlarından tamamen farklı davranmak mümkün değildir. Arkadaş uyumu ve arkadaşlar tarafından kabul için de belli oranda çocukların aynı dili kullanmaları gerekmektedir. Ancak akşam eve geldiğinizde yarım saat bile olsa televizyon ve telefonların kapalı olduğu, mümkünse birlikte sohbet ettiğiniz ya da oyun oynadığınız zamanlar yaratın. Çocuklarınız birlikte gülmeyi, yüz okumayı, nefes alışveriş ritminden, mimik ve jestlerden duygu okumayı sadece gerçek dünyadaki insanlardan öğrenebilir. Duygusal olarak iyi hissedebilme, iyiliği sürdürebilme, tekrar dengeye gelebilme becerileri için gerçek dünya ve gerçek insan ilişkilerine ihtiyaç vardır.
Teknoloji bir çok kolaylık getirirken, zorluklara da sebep olmaktadır. Ancak zorlukların farkına varıp önlemler alındığında zorlukların üstesinden gelinebilmektedir. Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırması ve güzelleştirmesi dileğimle…