Sınırlar
Hayatta hemen her çatışma, sınırlar arasındaki sorunlardan kaynaklanır. İnsanların toplumdaki sınırları, hakları ortalama belli bir aralıkta olmalıdır. Gözünüzün önüne ortak bir alana sığması gereken birçok balon getirin ve yaşamda kapladığımız yeri balonların alanı olarak hayal edin.
Herkesin, aşağı yukarı benzer alanlar kaplaması gerekir. Adil ve barış içinde olan bir toplumda herkesin ortalama kapladığı alanlar, zaman zaman değişmekle birlikte aşağı yukarı birbirine denk olmalıdır. Komşumuzun ne kadar gürültü yapabileceği, bizim ne kadar gürültüde rahatsız olma hakkımızın başlayacağı, diğerinin zamanını ne kadar alacağımız, kendimiz için ne kadar kaynak alabileceğimiz, diğerinden neyi ne kadar talep edebileceğimiz gibi insan ilişkileri gerektiren her şeyi birer balon olarak düşünün.
Balonların büyüklükleri ülkeden ülkeye, toplumdan topluma, kültürden kültüre değişebilmektedir. Kişinin yaşadığı toplumun ortalamasına göre ise norm belirlenmektedir. Ortalama sınırlar içindeki balonlarda da zaman zaman belli oranlarda çarpışmalar olur ama onların hem işgal ettikleri alan diğerini ezecek ya da kendisi ezilecek kadar sorunlu olmadığı hem de esneklikleri de daha fazla olduğu için önemli sorun yaşanma olasılığı çok düşük olacaktır. Çarpışmanın sıfır noktasına ulaşması, çok sınırlı toplumlar dışında görülmese de, balonların önemli kısmı ortalamayı tutturuyorsa sayı ve şiddet olarak daha hafif çarpışmalar olacaktır.
Bazılarının balonları ortalamaya göre daha büyüktür. Bu kişiler yaşamdan almaları gerekeni normalden daha büyük olarak algılarlar. Bazılarının ise balonları daha küçüktür. Bu kişiler de yaşamdan almaları gerekeni daha küçük algılarlar. Bu balonlar arasındaki farklar ortalamadan ne büyükse anormallikler o oranda büyük olur ve çatışma olasılığı da o kadar yükselir. Hem büyüklük hem küçüklük anlamında her iki yöne doğru olan mesafe ortalamadan ne kadar uzaklaşırsa, patolojinin şiddeti de o kadar artar. Dolayısıyla kişiler arası çatışma ve adaletsizlik artar.
Örneğin balon normalin iki üç katı kadar büyük ise, sığabilmek için diğer insanların alanını işgal etmek zorunda kalacaktır. Diğer insanlar da bunu kendi alanı olarak algıladığı için büyük balonu olanın, kendi alanlarına yayılmasını tecavüz olarak algılar ve kendi alanını korumaya çalışırlar. Büyük balonu olan gerçekten öyle algıladığı için kendisini sonuna kadar haklı bulur. Haksızlık yapıp fazladan bir parça koparmaya çalıştığını düşünmez ve kabul etmez. Tamamen haklı olduğuna inanır. Bunun sonucunda da doğal olarak iki tarafın da kendisini tamamen haklı gördüğü bir çatışma yaşanır. Daha geniş alanı olan genişliği fark etmemektedir çünkü.
Bunun tersinde de sorunlar yaşanır. Kendisini olması gerekenden çok daha küçük alana hapseden kişi, diğerleri ile geniş alanı olanlar kadar çatışmayacaktır ama onun bıraktığı alanı fark eden geniş alanlı balon, o tarafa doğru kayarak geniş alanını daha rahat yaymak isteyecektir. Başlangıçta birbirlerinin bıraktıkları alan iyi gelecektir ama bir süre sonra dar alana sığmaya çalışan daha da çok sıkışacak ve gerginlik hissedecektir. Diğeri ise alanı geniş buldukça yayılacaktır. İlk zamanlarda kendisine geniş alan bırakan kişiden çok memnun olacak, sürekli daha fazla alan işgal edecektir. Öyle ki bir süre sonra dar alana razı olan kişinin tüm alanını kendine isteyecektir. Dar bir alana sahip olan kişi ise kendine ayırdığı o dar alana da yayılma olduğunu gördüğünde sinirlenecek ve tepki verecektir. Bu durumda her iki taraf da birbirini suçlamaya ve tartışmaya başlayacaktır.
Şaşırtıcı biçimde büyük balonu olanların balonlarının esnekliği, küçük balonları olanlara kıyasla daha azdır. Önümüzdeki hafta balonları incelemeye devam edeceğiz.
İyi haftalar dileğimle…