İyi Şeyler Olsun!

İyi Şeyler Olsun!

A+ A-

Son zamanlarda televizyonu açmaktan korkar olduk. Her gün aldığımız patlama haberleri, şehit düşen evlatlarımız… Daha  eskisini unutamadan yenisiyle karşılaşıyoruz. Herkes kaygılı.  Herkes üzgün. İnsanlar dikkatini başka şeylere veremiyorlar ve herkesin kaygı seviyesi daha yüksek.

Kaygı ve korku, duygular arasında geçiş üstünlüğü olan duygulardandır. Nasıl itfaiye araçlarının, ambulansın geçiş üstünlüğü varsa, kaygının ve korkunun da geçiş üstünlüğü vardır çünkü bu iki duygu sağ kalma ile bağlantılı duygulardır.

Her zamanki gibi ilk insanların olduğu çağlara gidersek, korkulacak durumu en önce fark edenin yaşama olasılığı en yüksekti. Aynı güçte başka bir duygu yaşıyorken, korku duygusu uyanınca diğer duygu  silikleşir ve geride kalır. Dikkat tamamen korkuya odaklanır. Zihin sürekli bu durumla ilgi olan konularla uğraşır. Başka konulardan konuşulmak istense bile eskiden ilgilendirdiği kadar ilgilendirmemeye başlar. Kaygı ve korku varsa her şey karadelik gibi ona yönelir. Neler olduğunu anlama çabası ve bir şekilde çözüm üretme çabası ile belirsizlik azaltılmaya çalışılır. Bütün bunlar bir süre için olduğunda kendimiz için en iyi olasılıkları üretebilmemizi sağlar ama süre uzarsa kişiler tükenmeye başlar. Çare üretme çabası ile başlayan uğraşlar çaresizlik hissine dönüşür. Umutsuzluk hakim olmaya başlar. Fiziksel olarak yorgunluk hisleri, bazılarında çok uyuma, bazılarında uykuya dalmakta güçlük ya da kesintili uymalar şeklinde belirtiler olmaya başlar. Bu durum daha da uzarsa depresyon görülme olasılığı daha yüksek hale gelir.

Kişilik yapısına göre insanlarda birbirinden farklı tepkiler ortaya çıkabilmektedir. Kimisi daha hırçın olur. Kimisi çok konuşarak rahatlamaya çalışırken diğeri hiç konuşmayarak, bu konuları yok sayarak kendini korumaya çalışır. Normal koşullarda birbirlerine destek olup yatıştırabilecek insanlar gergin oldukları için birbirlerini idare edemeyecek hale  gelebilmektedir. Bu da destek sistemlerinin bozulmasına sebep olabilmektedir.   

O zamana kadar birbirine güvenmiş olan  ya da iyi ilişkiler içinde olunan insanlarla bir şekilde ilişkinin bozulmuş olması, birbirlerine destek verememeleri hatta öfke duymaları, sadece birbirlerine güven duymayı değil, yaşama güven duyma duygusunu zedeleyerek en önemli ihtiyaçlarımızdan olan güvende olma ihtiyacının karşılanmamasına, dolayısıyla aç, susuz kalmak gibi derin bir yoksunluk hissetmeye sebep olabilmektedir.

 Bir toplumda herkes aynı duyguları hissetmez ama o toplumda belli bir oranın üzerinde olan duygulardan herkes, farklı pencerelerden de olsa,  kendi payını alır. Maymunların davranışlarının belli bir  oranda  maymun tarafından uygulandıktan sonra, hızla bütün maymunlar arasında yaygınlaştığını gösteren deneylerde gördüğümüz gibi, duygular, davranışlar, belli oranlara çıkıldıktan sonra yaygınlaşma eğiliminde olur. O yüzden toplum içinde yaşıyorsak, toplumdaki yaygın duygular ve yaşananlar herkesi etkiler.

 Bundan sonra güzel şeylerin yaşanması  dileğimle…

 

22-11-2017
Dilek Türkoğlu

Dilek Türkoğlu

Psikiyatrist Dr.

İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara Dikmen Lisesi"nde tamamladım. 1992 yılında Hacettepe Ü. Tıp Fakültesinden mezun oldum. Aynı yıl yapılan TUS sınavları ile çocukluğumdan beri istediğim psikiyatri ihtisası yapmaya hak kazandım. 1997 yılında Çukurova Üniversitesi Psikiyatri A. B. D da uzmanlığımı tamamlayarak Hacettepe Ü. Sağlık ve Rehberlik Merkezi"nde göreve başladım. 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi"deki görevimden ayrılarak ODTÜ Sağlık ve Rehberlik Merkezi"ne başladım. 2009 yılında hekimler için tam gün  yasasının gündeme gelmesi nedeni ile devlet memurluğumdan istifa ettim. O zamandan beri kendi muayenehanemde  çalışmaktayım.

2004 yılında kurulan Ankara Tıbbi Hipnoz Derneği"nin (ATHD) kurucu üyelerindenim. ATHD, 2000"li yıllarda Türkiye"de hipnoz hakkında bir şey bilinmediği ve bu yüzden çaresiz insanların tıp dışındaki insanlar tarafından hipnoz adı ile suistimal edildiğini gözlediğimiz için, etik çalışan ve hipnoz hakkında doğru  bilgileri topluma yayan bir dernek olması amacı kurulmuş bir dernektir. Şu anda  derneğimizin  başkan yardımcılığı görevini gururla üstlenmekteyim.

2010-2020 yılları arasında Milliyet gazetesi Ankara ekinde de haftada bir olmak üzere köşe yazıları yazdım. 

Medya Çuvalı"nın ilk oluşmaya başladığı yıllardan beri, Medya Çuvalı ailesinin  bir parçası olmanın mutluluğu ile yazılarıma Medya Çuvalı" ndan devam etmekteyim. 

Evliyim, bir oğlum var.

 

0 542 725 88 08

0 542 725 88 08

drdilekturkoglu@gmail.com

Diğer Yazıları

Bu yazılar da ilginizi çekebilir