Erişkin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
Geçen hafta çocuklardaki dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğundan (DEHB) bahsetmiştik. Bugün ise ”DEHB sadece çocukluğa ait bir sorun mudur?” “Çocuklukta olan bu sorun, yetişkinlikte tamamen geçiyor mu?” “Geçmiyorsa ne oluyor?” gibi soruların üzerinde duracağız.
Bizim çocukluğumuzu geçirdiğimiz zamanlarda dikkat eksikliği kavramı henüz bilinmiyordu. Hiperaktivitenin belirtileri dışarıdan görüldüğü için fark ediliyordu ama o zamanlar bunun bir bozukluk olduğu bilinmediği için “arsız çocuk” olarak nitelendiriliyordu. Genellikle anne babasının yeterince eğitemediği için çocuğun öyle olduğu düşünülüyor, hatta “dayak cennetten çıkmadır” gibi özlü sözlerle çocukların nasıl eğitilmesi gerektiği konusunda yol gösterilmeye çalışılıyordu. Bu çocukları büyüyünce uslanacağı düşünülüyordu.
Dikkat eksikliği baskın olan grup ise hiç tanımlanmadığı için çocuklar “tembel” “akılsız” olarak tanımlanıyor, akademik olarak geride kalmaları onların yetersizlikleri olarak görülüyordu.
DEHB’den muzdarip olan çocukların hepsi büyüyünce eskilerin söylediği gibi tamamen düzelmeyebilirler. Hiperaktivitesi baskın olan gruptaki aşırı hareketlilik, yaş ilerledikçe genellikle yatışır ya da göze batmayacak hale gelir. Çocuklar, kendini tanıdıkça başka yollarla (spor yapmak, hareketli bir iş tercih etmek gibi) hareketliliği faydalı şekilde kullanmayı öğrenebilmektedirler. O yüzden de hiperaktivite göze batan bir sorun olmaktan çıkabilmektedir. Ancak dikkat eksikliği baskın olan grupta yaş ilerledikçe düzelme oranı hiperaktiviteye göre daha düşük olmaktadır. Yapılması gereken işin başına bir türlü geçememe, zamanı organize edememe, o işin yapılması için gerekli olanları yeterince iyi hesaplayamadığı için yapabileceğinden daha fazla yük alıp hepsinde hayal kırıklığına uğrama, normalden daha fazla hata yapma gibi belirtiler devam etme eğiliminde olmaktadır. Bütün hayat boyunca bunları yaşamış olmanın etkisi ile, kolay bir işte bile zorlanma ve yılgınlık sık görülmektedir. DEBH"den muzdarip olanlar kendilerini beceriksiz, başarısız gibi tanımlarlar ve kapasitesinin çok altında bir çizgide yaşamaya mahkum olmuş gibi hissederler.
Her potansiyel kendini gerçekleştirmek ister ve potansiyellerimizi gerçekleştirebildiğimizde kendimizi iyi, verimli, başarılı hissederiz. Bu duygu çok besleyicidir ve hayattan aldığımız zevki, kendini gerçekleştirme hissini besler. Bu duyguların hiç yaşanamamış olması ya da çok zorlanarak çok az yaşanmış olması, besin yetersizliği ile yaşamak kadar zorlayıcıdır. O yüzden de depresyon, distimik bozukluk gibi hastalıklar erişkin DEHB”e sıklıkla eşlik eder. Hele DEHB belirtilerinden biri olan dürtüsellik de erişkinliğe kadar törpülenmemişse, sıkıştığı, bunaldığı zamanlarda daha fazla ortaya çıkan, önleyemediği hatalı kararlar ve eylemlerin sonuçları ile döngü daha da derinleşir. Bu yüzden DEHB çocuklardaki kadar erişkinlik döneminde de tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Tanı ile kendinizi tanıdıkça ve tedavi ile belirtilerle baş edebildikçe hayatı başka şekilde yaşama şansını kendimize hediye edebiliriz.
Sağlıklı günler dileğimle…