Boşanma ve Çocuk

Boşanma ve Çocuk

A+ A-

Hiç kimse boşanmak için evlenmez ama boşanabilmenin bir olasılık olması, evliliklerin daha iyi olması ve çocukları kötü evliliklerde yaşayacakları travmalardan korunması için gereklidir.  Çocuklar olana kadar evlilik içinde sadece kendimizi ve mümkünse ilişkiyi iyi yapmaya çalışıyorken, çocuk olduktan sonra, evlilik içinde de boşanma sonrasında da çocuğu korumak önceliğimiz olmalıdır. Boşanan çiftlerin yetişkin olarak maruz kaldığı duruma, çocuklar küçük yaşlarda maruz kalmaktadırlar. Üstelik taraflar, boşandıktan sonra yabancı olabilme şansına kavuşurken, çocuklar için iki taraf da tüm hayatları boyunca anne ve babası olarak kalmaktadır.

Boşanma sonrası ebeveynlerin diğer ebeveynler aleyhine konuşmalarına, onları kötülemelerine, çocuğu mahkemenin uygun gördüğü zamanlarda bile vermemelerine çok sık denk gelmekteyiz. Yetişkinler kimi zaman, boşanma sonrasında çocuklarının anne babaya güven duyma ihtiyacını kendi kızgınlıklarına kurban edebilmektedirler.  Velayetine sahip olmayan ebeveyn icra yolu ile çocuğu almak zorunda bırakılınca onu travmaya maruz bırakmaktan korkabilmekte, almadığı durumda ise, umursamamakla suçlanarak çocuğun değersizleştirilme olasılığını göze almak arasında çaresiz kalabilmektedir. Hatta yazık ki son zamanlarda, babasının çocuğa tacizde bulunduğunu gerekçe göstererek çocuğu göstermeme yoluna giden annelere bile rastlamaya başladık. Böyle bir durum gerçekten varsa, tabii ki çocuğu korumak gerekir. Ancak gerçek değilse, tacize maruz kalmak, iftirasına maruz kalmak ile aynı derecede yıkıcıdır. Üstelik her ne kadar çocuğun küçük olduğu için anlamayacağı düşünülse de çocuk bir şekilde bununla yaşamaya mahkum edilmiş olur ve hayatında çeşitli şekillerde bunun izini taşımak zorunda kalır.

Boşanma, hayattaki önemli streslerden biridir. İnsanların o dönemde daha öfkeli, çökkün ve kırılgan olmaları çok normaldir. Ancak öfkelerini çocuk üzerinden eski eşe aktardıklarında kendilerini iyileştiremezler. Üstelik çocuğun anne/babasına ve hayata olan güveni kırılır ve bu durum gelecekteki evlilik ilişkilerini düzenlemekte güçlük çekmelerine sebep olur. Boşanma sonrası yaşananları çocuklar üzerinden iyileştirmeye çalışmak yerine, mutlaka psikolojik destek alarak bu dönemin sağlıklı atlatılması sağlanmalıdır. Ancak bu şekilde çocuklarımızı sağlıklı geleceklere hazırlayabiliriz.

 Yazımı Halil Cibran’ın çok sevdiğim bir şiiri ile bitirmek istiyorum:

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,

Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.

Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler

Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.

Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.

Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.

Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.

Çünkü ruhları yarındadır,

Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.

Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları

Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.

Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.

Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.

Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür

Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.

Okçunun önünde kıvançla eğilin

Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar

Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.

Evlenmek kadar boşanmak da doğal ve bazen de gereklidir. Boşanma süreçlerinin, çocuğun iyiliği gözetilerek sağlıkla atlatabilmesi dileğimle…


Kaynakça

Görsel: unsplash.com/photos/E8H76nY1v6Q

23-12-2019
Dilek Türkoğlu

Dilek Türkoğlu

Psikiyatrist Dr.

İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara Dikmen Lisesi"nde tamamladım. 1992 yılında Hacettepe Ü. Tıp Fakültesinden mezun oldum. Aynı yıl yapılan TUS sınavları ile çocukluğumdan beri istediğim psikiyatri ihtisası yapmaya hak kazandım. 1997 yılında Çukurova Üniversitesi Psikiyatri A. B. D da uzmanlığımı tamamlayarak Hacettepe Ü. Sağlık ve Rehberlik Merkezi"nde göreve başladım. 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi"deki görevimden ayrılarak ODTÜ Sağlık ve Rehberlik Merkezi"ne başladım. 2009 yılında hekimler için tam gün  yasasının gündeme gelmesi nedeni ile devlet memurluğumdan istifa ettim. O zamandan beri kendi muayenehanemde  çalışmaktayım.

2004 yılında kurulan Ankara Tıbbi Hipnoz Derneği"nin (ATHD) kurucu üyelerindenim. ATHD, 2000"li yıllarda Türkiye"de hipnoz hakkında bir şey bilinmediği ve bu yüzden çaresiz insanların tıp dışındaki insanlar tarafından hipnoz adı ile suistimal edildiğini gözlediğimiz için, etik çalışan ve hipnoz hakkında doğru  bilgileri topluma yayan bir dernek olması amacı kurulmuş bir dernektir. Şu anda  derneğimizin  başkan yardımcılığı görevini gururla üstlenmekteyim.

2010-2020 yılları arasında Milliyet gazetesi Ankara ekinde de haftada bir olmak üzere köşe yazıları yazdım. 

Medya Çuvalı"nın ilk oluşmaya başladığı yıllardan beri, Medya Çuvalı ailesinin  bir parçası olmanın mutluluğu ile yazılarıma Medya Çuvalı" ndan devam etmekteyim. 

Evliyim, bir oğlum var.

 

0 542 725 88 08

0 542 725 88 08

drdilekturkoglu@gmail.com

Diğer Yazıları

Bu yazılar da ilginizi çekebilir