Şiddet-1
A+
A-
Geçen hafta aile içi şiddetten bahsetmiştik.
Aile içi şiddet, aile içinde bir bireyin hayatının, bedeninin, psikolojik bütünlüğünün ya da özgürlüğünün güç ya da zor kullanılarak tehlikeye uğratılması şeklinde tanımlanır.
Aile içi şiddet, diğer bütün şiddetleri besleyen en önemli kaynaktır. Çünkü yapılan çalışmalarda çocukken tanık olunan veya maruz kalınan şiddetin, erkeklerin şiddet uygulama olasılığını, kadınların da şiddete maruz kalma olasılığını iki kat arttırdığı bulunmuştur.
Bir anlamda şiddet, aile içinde öğrenilen bir şeydir. Aile içi şiddetler genellikle “kol kırılır yen içinde kalır” atasözündeki gibi “yen” içinde kalır.
Hatta ülkemizde şiddetin bir ‘terbiye’ biçimi olarak algılanması, bunun hem aile içinde hem de kamusal yaşamda meşru olarak görülmesi hem şiddetin yeniden üretilmesine, hem de gizlenmesine neden olmaktadır.
Şiddet bir terbiye biçimi olarak algılandığında ise şiddete maruz kalan kişilerin yardım alabilme olasılığı azalmakta, yardımcı olacak kişi ve kurumların da yardım etme motivasyonları düşmektedir.
Kadının çaresizliği, erkeğin şiddet uygulamasını kolaylaştırmaktadır.
Şiddet ortamında büyüyen çocukların, yetişkinlik dönemlerinde şiddet uygulama olasılığı da daha yüksek olmaktadır.
Bu nedenle son zamanlarda tanıklık etmekte olduğumuz şiddet olaylarının, aile içi şiddet görmezden gelindiği sürece çözülmesi mümkün değildir.
Dünya Sağlık Örgütü şiddeti, fiziksel güç ya da kuvvetin, amaçlı bir şekilde kendine, başkasına, bir gruba ya da topluluğa karşı fiziksel zarara ya da fiziksel zararla sonuçlanma ihtimalini artırmasına, psikolojik zarara, ölüme, gelişim sorunlarına ya da yoksunluğa neden olacak şekilde tehdit edici biçimde ya da gerçekten kullanılmasıdır şeklinde tanımlamaktadır.
Bu tanıma bakarsak şiddet, genellikle bizim toplumumuzun anladığı şekilde sadece dövme, tecavüz etme gibi cinsel ve fiziksel olarak kaba güç kullanma ile sınırlı kalmamakta; psikolojik zarara ve gelişimsel bozukluklara sebep olma ile yoksunluğa uğratmayı da içermektedir.
Bu açıdan bakıldığında küçük yaştaki çocukların evlendirilmesi, hayatlarındaki dönemlerin sağlıklı yaşanmasına engel olunması suretiyle ciddi psikolojik ve gelişimsel sorunlara yol açacağından şiddet olarak değerlendirilmelidir.
Yoksunluklar ve gelişimsel sorunlara yol açmanın şiddet olduğu genellikle bilinmediği için şiddet olarak değerlendirilmemektedir.
Önümüzdeki hafta şiddeti bu yönüyle ele alacağız.
Toplum olarak şiddet haberleri ile üzüldüğümüz, yıkıldığımız günler yerine şiddetin artık hiç yaşanmadığı, uygar bir topluma dönüşmüş olma dileğimle…
14-11-2017