Sık Tesadüfler

Sık Tesadüfler

A+ A-

Bazıları bir yere gitmeye kalktığında tesadüf bu ya trafik sıkışır ya da son dakikada hep acil bir şeyler olur. Bazıları da bütün hayatı boyunca karşılarına çıkan insanlar tarafından dolandırılmışlardır. Anormal insanlar hep onlara denk gelmiştir. Hep kullanılmışlardır. Bu durumlarla ilgili saymakla bitmeyecek kadar çok olasılık yazılabilir.

Eğer bir şeylerin, diğer insanlardan çok bizim başımıza geldiğini düşünüyorsak, bu konuda mutlaka bizim bir katkınız vardır. Genellikle biz bunun ne olduğunu fark etmeyiz. Hatta birileri, bu tesadüfler hakkında bizim de bir katkımız olduğunu ima etmeye çalışsa genellikle incinecek, kızacak kadar bir şey yapmadığımızdan emin oluruz.

Yaşamda hiçbir şey için olma olasılığı sıfır diyemeyiz. Ama eğer ortalamanın üstünde bir şey yaşıyorsanız, istatistiksel olarak her tekrarda tesadüf olma olasılığı düşecektir. Olasılık ne kadar düşük olursa olsun gerçekleşme ihtimalini sıfırlamaz ancak  herkes,  o çok düşük tesadüf olasılığının kendi başına geldiğine inanır ve karşısındakini de inandırmak için uğraşır. Çünkü kendisi, gerçekten buna inanmaktadır. Karşıdaki kişileri ikna etmek için olayları anlatırlar. Doğal olarak olayları kendi gördükleri pencereden anlatacakları için diğerleri de ikna olur. Onun haklı olduğunu söyler. Biz olayları anlatırken objektif anlattığımızı ve  amacımızın gerçeği bulmak olduğunu düşünürler.  Farkında olduğumuz amaç; nerede yanlış yapıyorsam bulayım ve düzelteyim iken farkında olmadığımız amacımız haklı olduğumuzun teyit edilmesidir.

Bu tip sık tesadüf eden olaylar için birkaç olasılık vardır: Birincisi biz aynı şekilde davranıyoruzdur. Dolayısı ile aynı sonuçları alıyoruzdur. En klasik örneği, bir yerlere geç kalmaktır. Aslında zamanı algılamamız bozuktur ama her seferinde gerçekten trafik sıkışıklığına denk geldiğimizi düşünür ve inanırız. Oysa aynı şehirde yaşayan insanlar aynı oranda geç kalmıyorsa, zaman yeterince iyi ayarlanamadığı için geç kalınıyor demektir. Trafiğe bağladığımızda kendimizi değiştirmek, zamanı daha iyi ayarlamak için uğraşmak yerine dış faktöre suçu atmak, bu sorunun hiç düzelmeden devam etmesine neden olacaktır. Meselenin içine insan ilişkileri girdiği zaman bu denklem daha da zorlaşır. Bu durumda olayda kendi payımızı görmemiz  çok daha zorlaşır.

İkinci olasılıkta sık tekrar etmiyordur ama bize sık tekrar ediyormuş gibi gelir. Bu da bize ait bir değişkendir. Örneğin, herkes kadar kandırılmış olabilirsiniz ama kandırılmaya ilişkin tepkiniz o kadar yoğundur ki, herkesten daha fazla kandırıldığınızı düşünebilirsiniz.  Başkalarının başına da aynı şeyler gelmiş olabilir ama onların hatırlamadıkları olaylar, sizin aklınızdan çıkmayan şeylere dönüşebilir. İşin tuhaf yanı insan ilişkilerinde eğer böyle bir hassasiyetimiz varsa, bir süre sonra bunun yaratıcısı haline geliriz.

Örneğin, herkesin size kaba davrandığını düşünüyorsanız, aslında kaba olmayan yaklaşımları da kaba olarak algılayıp uzaklaşıyor olabilirsiniz. Böyle bir durumda aklınızda kalacak olan şey, size kaba davranıldığı olacaktır. Gerçeği teyit etmek için sorduğunuz zamanlarda ise içinizdeki duygu öfke olduğu sürece, siz ne kadar öfkenizi yansıtmadığınıza inanırsanız inanın, kaba tepkiler almayı tetikleme yüzdeniz artacaktır.

Üçüncü olasılık ise o kadar kendinize dönük yaşıyor olabilirsiniz ki, karşınızdakinin yaşadıklarından, yapabileceklerinden tamamen bağımsız olarak yüksek beklentileriniz olabilir. Karşıdaki o beklentileri yerine getirmeyince sanki hakkınız olan bir şey verilmiyor gibi hissedip kızgınlık yaşıyor olabilirisiniz. Bu durum karşıdakinde de tepkiye yol açıp, başlangıçta doğal tepkiler verse bile bir süre sonra kaba bir karşılık vermesine neden olabilir. Bu da baştan beri karşıdakinin size kaba davrandığı yanılgısını doğrulayacaktır. Bunları arkadaşınıza anlattığınızda o da doğal olarak kişinin aslında baştan beri kaba olduğunda sizinle hem fikir olacaktır. Dolayısı ile arkadaşlarımız ile konuşarak ne yaptığımızı fark etme imkânımız olmayacaktır.

Eğer hayatınızda bazı şeylerin daha sık başınıza geldiğini düşünüyorsanız ya sürekli kendinizin ne kadar haklı olduğunuzu kendi kendinize kanıtlamaya çalışarak ve aynı şeyleri bir ömür yaşamaya devam ederek yaşayabilirsiniz ya da değiştirmek için samimi bir şekilde, tercihen profesyonel bir destek alarak  ve gerçekten çok yoğun bir şekilde çalışarak hayatınıza başka “tesadüfleri” çekmeyi öğrenebilirsiniz.

Hayatınız güzel tesadüfler çekebilmeniz dileğimle…

24-11-2017
Dilek Türkoğlu

Dilek Türkoğlu

Psikiyatrist Dr.

İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara Dikmen Lisesi"nde tamamladım. 1992 yılında Hacettepe Ü. Tıp Fakültesinden mezun oldum. Aynı yıl yapılan TUS sınavları ile çocukluğumdan beri istediğim psikiyatri ihtisası yapmaya hak kazandım. 1997 yılında Çukurova Üniversitesi Psikiyatri A. B. D da uzmanlığımı tamamlayarak Hacettepe Ü. Sağlık ve Rehberlik Merkezi"nde göreve başladım. 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi"deki görevimden ayrılarak ODTÜ Sağlık ve Rehberlik Merkezi"ne başladım. 2009 yılında hekimler için tam gün  yasasının gündeme gelmesi nedeni ile devlet memurluğumdan istifa ettim. O zamandan beri kendi muayenehanemde  çalışmaktayım.

2004 yılında kurulan Ankara Tıbbi Hipnoz Derneği"nin (ATHD) kurucu üyelerindenim. ATHD, 2000"li yıllarda Türkiye"de hipnoz hakkında bir şey bilinmediği ve bu yüzden çaresiz insanların tıp dışındaki insanlar tarafından hipnoz adı ile suistimal edildiğini gözlediğimiz için, etik çalışan ve hipnoz hakkında doğru  bilgileri topluma yayan bir dernek olması amacı kurulmuş bir dernektir. Şu anda  derneğimizin  başkan yardımcılığı görevini gururla üstlenmekteyim.

2010-2020 yılları arasında Milliyet gazetesi Ankara ekinde de haftada bir olmak üzere köşe yazıları yazdım. 

Medya Çuvalı"nın ilk oluşmaya başladığı yıllardan beri, Medya Çuvalı ailesinin  bir parçası olmanın mutluluğu ile yazılarıma Medya Çuvalı" ndan devam etmekteyim. 

Evliyim, bir oğlum var.

 

0 542 725 88 08

0 542 725 88 08

drdilekturkoglu@gmail.com

Diğer Yazıları

Bu yazılar da ilginizi çekebilir