Başarıya Odaklanmak ve Direnç - Fatma Ülkü Selçuk (Sosyoloji, Dr.)
Başıma gelenler
Peki ne oldu? Defalarca kendi halimde oynarken kuzen (oyunda diğer kuzenle eş/ortak) başarı-başarısızlık kelimeleri etti. O konuştukça içimde direnç gelişti. Zihnimde itirazlar yükseldi. Ben isyanıma baktım, baktıkçaysa şaştım kaldım.
Analiz
Sonra düşündüm, dedim ki; ‘belli, orantısız bir tepki kabarıyor içimde. Bir analizini yapayım. Neler oluyor? İyileşmemiş bir mesele, acıyan bir yara var besbelli’.
‘Nasıl analiz etsem’ dedim. Aklıma şema terapi geldi.
İçimdeki kızgınlığa ve içerlemeye baktım. Gördüm ki huzursuz hislerim öncelikle başarıya odaklanmaya direniyor. Hani öyle ki, sanki insan kayboluyor yerine başarı yerleşiyor (biliyorum, başarı yönelimi de insani bir yönelim, fakat şu anda sadece konuyla ilgili çağrışımlarımı yazıyorum, mantıklı açıklamayı değil). ‘Batmak’ ‘batırmak’ ‘kazanmak’ ‘kaybetmek’ ‘iyi olmak’ ‘kötü olmak’ ve benzeri kelimeler ortada uçuşuyor. Rekabet baskınlığı oyunumuzun tatlılığını karartıyor.
İlkokul yıllarında oynarken
Peki başka ne hissederdim? Kızgınlık, içerleme benzeri duygular hiç kabarır mıydı içimde? Evet, bazı çocukların çok hırslı oynamasından pek hazzetmezdim. Bir de sırf kazanmak için hile yapılmasını sevmezdim.
Bunlar iyi hoş güzel de, şu yaşımda hala içimde birkaç kelime karşısında isyan dalgaları büyüyorsa daha fazlası olmuş olmalıydı. Ama neydi olan?
Askercilik oyunu
Kuzenle ben oyunuyoruz. Birimiz bir rütbe söyledi. Diğeri daha üstünü. Bu böyle gitti, derken en son ben orgeneral dedim. O üstüne birşey diyemedi. Ağlamaya başladı. Büyüklerse çocuğu neden ağlattınız diye kızdı.
Ben durumu anlatmaya çalıştım, derdimi anlatamadım. Kuzen ağladı. Ben üzüldüm. Çaresiz hissettim. Derdimi anlatamadım. Diyorum ya ‘altı üstü oyun’.
İçimde orantısız kabaran duyguların kökenini bulmuştum. Ya da en azından bulduğumu sanıyorum.
Sonra ne yaptım?
Düşünüyorum... Sağlıklı ebeveyn böyle bir olay karşısında ne yapardı? Herhalde ikimizi de anlamaya çalışır, teskin ederdi diye düşünüyorum. Kesinlikle suçlamazdı. Diyorum ya altı üstü oyun diye.
Bana gelince: Kaybettiğimde veya başaramadığımda sevilmediğimi düşünmedim. Değerli hissetmek için kazanmaya da odaklanmadım. Çocuklara da bu anlatılsa ya. ‘Biz seni başaramasan da kazanamasan da seviyoruz. Sen bizim için değerlisin’. Yaşamak daha hoş olmaz mıydı bu dünyada?
Ve bugün
Şimdiyse bakıyorum koca koca kadınlar, adamlar daha ve daha çok kazanmak için insana, doğaya, türlü mahlukata zarar veriyorlar. Yedi sülalelerini rahat yaşatabileceklerinden daha fazlasını arzuluyorlar.
Hatırlıyor musunuz eski İngiltere başbakanı Winston Churchill ne demişti? ‘bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir’.
Motivasyon
Maddeyi ve galip gelmeyi insan canından üstün tutmaya götüren türlü etken olabilir. Belki Alfred Adler’in dediği gibi dünyaya gelmemizle içimizde bir aşağılık duygusu oluşuyor. Doğa ve diğer insanlar karşısında güçsüz hissediyor ve güç arzuluyoruz.
Belki olup bitenlerin çoğu kendinin veya dölün (kimisi için yavrusu, kimisi için bağlılık hissettiği kişiler, topluluklar) hayatta kalması ile bağlantılı olarak seyrediyor.
Bilimsel ve etik sorular
Olup bitenleri daha iyi anlayabilmemiz için daha çok bilim yapmamız gerekiyor.
Başarı motivasyonunun farklı hallerini anlamak için de araştırmamız, okumamız gerekiyor.
Okuyup yazarak ben de mevzuyu daha iyi anlamaya çalışıyorum. Gelecek yazımda başarma ve kazanma konusuna biraz daha eğilmeyi arzu ediyorum.
Hepinize iyilikler diliyorum.
Fatma Ülkü Selçuk, 11.10.2018
Görsel kaynaklar
1) Photo by Amanda Jones on Unsplash: https://unsplash.com/photos/P787-xixGio
3) Photo by Cassi Josh on Unsplash: https://unsplash.com/photos/lhnOvu72BM8