Mimari İle Tarihi Yaşatmak - Ece Kürüm Erdoğan (Mimar)

Mimari İle Tarihi Yaşatmak - Ece Kürüm Erdoğan (Mimar)

A+ A-

Restitüsyon, rölöve ve restorasyon.. Hazırsak önce biraz kelimelerin anlamlarını ve oluşumlarını inceleyelim.

TDK'ya göre restitüsyon, yeniden tasarlama, olarak geçmektedir. Mimari literatüre göre ise; restitüsyon, günümüze kadar gelmiş veya gelememiş bir yapının dönemsel günlüğünü çıkarma işlemidir. Zamana karşı nasıl ayakta durduğu, yaşadığı olaylar (yangın, sel, deprem,yağma,yığma vb..)süregelmiş eklentik yapılaşma.. Kısacası inşasından bugüne kadar nasıl geldiği veya gelemediği..

Rölöve; bir yapının bütün detaylarının ölçülerek plan,kesit ve görünüşlerinin hazırlanması. Yani mevcut durumunun kağıda veya dijital ortama ölçekli olarak aktarılması. Burada TDK ile aynı görüşe sahibiz. Duvardaki bezemelerden tutun da, tavanındaki ahşap işlemelere kadar günümüze kalan taşınmaz her ayrıntı bize yapının rölövesini verir.

Restorasyon, yenileme. Peki bir mimar yapının restorasyonunu nasıl yapar? Burada biraz okulda öğretilenler, biraz da bizim onların üstüne ekleyebildiklerimiz devreye girer. Restorasyon,rölöve ve restitüsyon ile ayrılmaz bir birliktelik oluşturur. Matematikteki muhteşem üçlü gibidir. Nasıl bir olayı incelerken; gerçekleştiği dönemin şartları, günümüze kadar gelen yankıları ve gelceğe nasıl bir izlenim bıraktığı ile ilgileniyorsak yapıyı da aynı şekilde; dünü, bugünü ve yarını ile etüt etmemiz gerekir.

 

 

 

Restitüsyon ve rölöve çalışmalarından sonra sıra restorasyona geldiğinde, her zaman üstüne basa basa söylediğim konuya geliyoruz. Çevre.. Tasarım aşamasında, yapının içerisinde bulunduğu hacim, kütlesel farklılıklar ve bunların nitelikleri yol gösterici olacaktır. Tarihi bir çevrede yapılan restorasyon çalışmaları ile günümüz teknolojisi baz alınmış veya yapıya göre ileri-geç mimari kontürler taşıyan örneklerin bulunduğu bir silüette yapılan çalışmalar mutlak suretle farklılık göstermelidir.

 

 

 

 

Restorasyon her ne kadar aynısının tekrar yapılması gibi düşünülse de, kazandırılan yeni işlevlerle, çıkan mekan ihtiyaçlarına cevap vermek adına farklı tasarımlar ve bakış açıları denenmelidir. Eskisini yeniden yapma adı altına yeni hacimlerde malzeme, kütlesel veya doluluk boşluk orantılarının tekrarları kullanılmaktadır. Buradaki tekerürün en belirgin özelliği, tarihi bir çevrede, silüetle uyumlu ve baskılayıcı bir fikirin ortaya konulmamsından kaynaklı ezici bir yapı yapma ihitimalinin çok düşük olmasıdır. Ancak, tarihi bir çevre yerinde, günümüze daha yakın bir kentleşme içerisinde olunduğunda, yansıtma ve saydamlaştırma kullanılabilir.Yapının yakın çevresinki sanatsal ögeleri , reflekte cam gibi yansıtma özelliği bulunan farklı kompozitler gibi malzemeler seçilerek bir tasarım yapılabilir.

 

 

 

 

İşlev kazandırıken, iç mekanlarda ve eklentik hacimlerde malzeme olarak tarihinin kıtıklı sıvasının tuğlka duvar üzerine yapmak (ekolojik bir tasarım anlayışı benimsenmemişse) çağımıza uzak kalabilir. Burada demek istediğim yapım kolaylığı nedeni ile gazbeton duvar üzerine saten alçı atılması değil. Konservasyon işlemleri için kullanılması gereken ile günümüz teknolojisine ait malzeme seçimleri , bir harmoni içerisinde tasarım sürecinde yerini bulmalıdır.
 

 

 

 

Özetle, restorasyon çalışması yaparken çevreye ve çevredeki yapılara saygımızı asla yitirmemeliyiz. Bu saygı illa ,süre gelmiş bir ritim içerisinde olmak zorunda değildir. Farklı malzeme seçimleri ve tasarım anşayışları ile de bu saygımızı koruyabiliriz. Tarihi yaşamak için tarihi tekrar tekrar yaşamamıza gerek yoktur.


Kaynakça

https://www.archdaily.com/922139/6-historical-buildings-topped-by-contemporary-glass-extensions

24-05-2022
Konuk Makaleler

Konuk Makaleler

info@medyacuvali.com

Diğer Yazıları

Bu yazılar da ilginizi çekebilir