Göçlerin Ülkesi:  Türkiye - Feyza Tezcan (Sosyolog)

Göçlerin Ülkesi: Türkiye - Feyza Tezcan (Sosyolog)

A+ A-

Toplumsal hareketlilik, toplumun yapısını şekillendiren önemli konulardandır. Toplumun yapısında meydana gelen değişimler toplumun geleceğini şüphesiz etkilemektedir. Nüfus, toplumsal değişim konusunda önemli bir etkendir. Toplumda meydana gelen nüfus hareketleri, toplumun gerek sosyoekonomik gerek de kültürel yapısında bir takım değişimlere neden olmaktadır. En basit tabiriyle toplumda bireylerin çeşitli nedenlerden dolayı yaşadıkları yerleşim yerini terk ederek başka bir yerleşim yerine gitme eylemi olarak tanımlayabileceğimiz göç kavramı her yüzyıl toplumlar için önemli ve etkili bir kavram olmuştur. Bunun en önemli nedeni ise toplumsal hareketliliğe neden olan büyük olgulardan biri olmasıdır.

Göç, göç alan ve göç veren olmak üzere her iki kültürü de etkileyen bir olaydır. Toplumsal hareketlilikler, birtakım toplumsal değişimleri beraberinde getirebilmektedir ve göç,  geçmişte olduğu gibi günümüzde hala önemli bir toplumsal değişim unsurudur.

Göç kavramını inceleyecek olursak temelde iki ana başlık olarak karşımıza çıkacaktır.Zorunlu ve gönüllü göç. Zorunlu göç; siyasi ve etnik baskılar,doğal afetler, temel ihtiyaçlar vb. nedenlerden dolayı  bireylerin kendi iradeleri dışında bulundukları bölgeyi terk etmeleri olarak tanımlanırken,  gönüllü göç, farklı alanlardaki çekici unsurların da etkisiyle bireylerin bulundukları alanı kendi iradeleriyle terk etmesidir.

Zorunlu göçler, ülke nüfusunu kısa sürede büyük ölçüde etkilerken gönüllü olarak sınıflandırdığımız beyin göcü gibi göç çeşitleri ülkenin gelişmişlik ve refah seviyesini, niteliğini etkilediğinden ayrıca ele alınması gereken bir başlıktır.

Göçler, mevcut sebeplerden dolayı iyi yönetilmesi gereken bir süreçtir. İyi yönetilmediği taktirde ülke içindeki işsizlik,konut ihtiyacı, eğitim gibi mevcut sorunların artmasına neden olurken sosyal uyum süreci gibi yeni sorunların da ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

Toplumumuz 1960lar itibariyle Almanya'ya yaşanan işçi göçleriyle büyük ölçüde etkilenmişken günümüzde Suriye'den gelen göçler de toplumumuzda değişimlere neden olmaktadır. Ancak bu iki örneğin farklı iki çeşit olduğunun farkına varmak gerekmektedir. 1960larda göç veren bir toplumken günümüzde hala göç veriyor olmakla  birlikte toplumumuz büyük bir nüfus hareketliliğine ve toplumsal hareketliliğe neden olacak ölçüde göç alan  bir toplum konumunda olması önemli bir değişimdir. Bu durum dahi oldukça etkileyici bir unsurdur. Geçmiş yıllarda Almanya'ya giden Türkler, beraberinde götürdükleri kültürel özellikleriyle birlikte zaman içerisinde Alman kültürünün bir parçası olarak o toplumda  yer almışken Suriye göçünde mevcut kültürümüz daha ön plandadır ve bu durum aslında oldukça doğal bir süreçtir. Göçmen bireyler, gittikleri toplumda azınlık olarak yer aldığından göç ettikleri toplumu etkilemekle birlikte büyük ölçüde etkilenmektedir. Burada nüfus etken unsurdur. 1960 göçleriyle günümüz Suriye göçlerini karşılaştırmamın nedeni büyük oranda göç almış ve göç vermiş bir toplum olarak göçün toplumlar üzerindeki etkilerini çift yönlü ele alabilecek konumda olmamızdır. Göçün  ülke ekonomisi, eğitim, sosyoekonomik ve sosyokültürel birçok alana doğrudan bir etkisi söz konusudur. Ancak günümüzde kültürlerin en çok entegrasyon sürecinde sorunlar yaşadığını gözlemlemekteyiz. Gelecekte tam anlamıyla bir entegrasyondan bahsetmek bana göre biraz zor olsa da belirli bir ölçüde bir entegrasyon sürecinin gerekli olduğu kanısındayım. Bunun sağlanamaması durumunda toplumun göç öncesinde mevcut olan sorunlarının göçmenlere dayatılması, ırkçılık, hoşgörüsüzlük, nefret gibi söylemlerin ortaya çıkması kaçınılmaz olmaktadır.

Sosyal hareketler neticesinde toplumdaki uyumsuzluklar ve sorunlar gündeme gelmektedir. Teknoloji ve sanal dünyanın hayatımızın kaçınılmaz bir parçası olduğu şu günlerde bireyler sosyal medyada oluşturdukları dijital kimlikler üzerinden bu sorunları dile getirmekle birlikte bu sorunların nedeni olarak göçmen kişileri göstermekte ve negatif bir konum üzerinden göçmen kişilere karşı nefret söylemlerinin artmasına,kültürel etkileşim ve uyumun sekteye uğramasına neden olmaktadır.

Şunu göz ardı etmemeliyiz ki değişim toplumun kültürü ve kurumların işleyişine göre farklılık göstermektedir. Toplum unsurlarında meydana gelen bir değişimin diğer unsurları da etkilediğini rahatça görebiliriz  ve toplum kendi işlevsel bütünlüğünü yeniden kurmak için çabalamaktadır. Daha basit bir tabirle bu sürecin bir geçiş süreci olduğunu ve toplumun mevcut yeniliklerle birlikte kendini olabileceğinin en iyisi olma yolunda yeniden inşaa etme eğilimde olduğu unutulmamalıdır. Çok uluslu ve göçmen nüfus oranının  fazla olduğu ülkelere baktığımızda o ülkelerin de benzer süreçlerden geçtiğini görebiliriz ve göçün toplumları üzerindeki etki ve değişimlerini nasıl yönettiklerini de inceleme şansımız olduğu için bu sürecin kendi kültürel kodlarımız içerisinde nasıl çözümlenebileceği konusunda bir fikir sahibi olmamız da mümkündür.

 

 


Kaynakça

Fotoğraf  link: https://unsplash.com/photos/WWX2bPqP-z4?utm_source=unsplash&utm_medium=referral&utm_content=creditShareLink

18-06-2021
Konuk Makaleler

Konuk Makaleler

info@medyacuvali.com

Diğer Yazıları

Bu yazılar da ilginizi çekebilir