Bir Ikarus - Muhammet Uçan (Felsefe, Siyaset)

Bir Ikarus - Muhammet Uçan (Felsefe, Siyaset)

A+ A-

Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır (Lord Acton). Güç sistematiktir, çoğalarak büyür ve daha fazla büyümesi için çoğalmasının temkinli ve kontrollü olması gerekir. Bir İkarus için de güç özgürleştikçe değil kontrol altına alındıkça güçtür. Herkes tarafından bilinen yanıyla yunan mitolojisinde yer alan karakter İkarus  mimar olan Daedalus’un oğludur. Hikayede Minotaurus'un ölümünden sorumlu olmaları nedeniyle bir yere hapsedilirler. Hikayenin devamında babası kuleden kaçış yolunu malzemesi bal mumu ve kuş tüyleri olan suni kanatlar yapmakta bulur. Bu sürede İkarus'u uyarır. Özürlüğün getirdiği cesaret ile kontrollü uçması gerektiğini söyler. Keza denize yakın uçarsa kanatlar ıslanır, Güneş'e yakın uçarsa balmumu erir ve iki koşulda da feci bir son söz konusudur. İkarus kontrollü uçacağı sözünü vermesine rağmen Güneş'e çok yakın uçar bal mumu erir ve İkarus Ege Denizi' ne çakılır. Antik Dünyada kalan bu olay aslında her seferinde tekrardan yaşanmış ve bunun sonucunda hikaye  yeri geldi mi bir söz olarak, yeri geldi mi bir felsefe olarak yeri geldi mi bir nasihat olarak karşımıza çıkmıştır. Lord Acton 'un da özünde anlattığı işte budur. Tabi başka düşünürlerce de farklı kavramlar üzerinden hikaye benzer şekilde yinelenerek yazılmıştır. Örneğin Isiah Berlin'den, Hayek'e birçok düşünür tarafından negatif özgürlük kavramına ehemmiyet gösterilmiştir ki negatif özgürlük kişinin kendisi dışında olanların müdahalesinin olmadığı alanlardır. Pozitif özgürlük ise bu alanın bir şekilde ( kanunlarca vs.) yönetim tarafından müdahaleye açık olması tarzında basitçe açıklanabilir. Dıştan gelen müdahaleler ilk bakışta her ne kadar masumca gözükse de müdahalelerin sıklığı ile kişi özgürlük alanını sınırlanırken yönetimin özgürlük alanı genişler. Bu uzunca sürede yönetim kendi alanını genişletme başarısına ulaştıkça daha da özgürleşir, özgürleştikçe güçlenir güçlendikçe cesaretlenir ve bu yanıltıcı serap sonrası İkarus sendromundan muzdarip öznelere dönüşürler. İster şirketler ister devletler isterse bütün insanoğlu bu sürede tecrübe ettiklerini başarı olarak görür ve bize bir şey olmaz düşüncesi ile mevzubahis mitolojik karakter gibi hareket ederler. Gelişen özgüven ile biz bu işi biliyoruz gibi cümleler sarf edilirken, biz ve onlar gibi taraflar oluştuğu için kutuplaşmalar da buna bağlı olarak derinleşir. Meşru alanlar oluşturulmak istenir ve yapılan her şeyin güvenlik için yapıldığı vurgusu yapılır bununla beraber distopyalar gelişir. Güvenlik kuleden kaçmak ile özdeşleşmiştir, güvensizlik ise kulede olan zamana benzer. Yönetimler ister istemez salınıma uğrar ve ya denize ya da güneşe daha da yaklaşırlar. Bu olay Peter Beinart'ın değimiyle önceden de dile getirilen üzere İkarus Sendromuna neden olur. Bir de psikanaliz çerçevesinde değerlendirilen İkarus kompleksi vardır ki bu da benzer hikayeyi yanılmıyorsam kişilik tipleri üzerinden betimler. Öyle ya da böyle ister insan yığını toplumların, ister bireylerin, ister devletlerin, ister yönetimlerin özelinde bu hikaye tekrar tekrar yazılıp çizilir. Belki Almanlara kurtuluşu vadeden ve sonra dünyayı savaşa sürükleyen Hitler'den, günümüz tikel homoeconomicusu her bir bireyine üstten bakma vurgusu ile hikaye  aslında insanın kendi yerini bilmesi gerektiğinin mesajını da bir nevi verir. Sosyal medya ile özgür olduğunu düşünen ama en özgür alanları düşünceleri deforme edilmiş sonuçları hesap etmeden hareket eden bireylere de hikayeden pay çıkarmak gerekir. Belki hikayenin ilk yazarı biraz Aristocudur ve orta yolu savunur cinstendir. Orası artık bilinmez lakin bilinen bir hikaye vardır ki bir gün bir İkarus dünya denen yerde kendini üstün görür ve bana bir şey olmaz diye doğayı tahrip eder. Teknolojiye olağanca bel bağlayıp, kendine yabancılaşır. Kendini diğer insanları ayrıştırıp, kutuplaştırma yaratır, adaleti hiçe sayar. İşte yine ve yeniden bir gün o İkarus uçmak ister ama yere çakılır. Belki üstün görmekten özgürleşen insan sonu değiştirir. Richard Bach'ın Martısı misali, biraz çalışıp çabalasa insanoğlu, kendi özgürlüklerini görür. Belki de günlerden bir gün bir İkarus her şeyin farkına varır, labirent yok olur, rüzgar tersten esmez, deniz dalgasızdır ve belki de o gün uçmak için en güzel gündür.

 

 

 

18-01-2022
Konuk Makaleler

Konuk Makaleler

info@medyacuvali.com

Diğer Yazıları

Bu yazılar da ilginizi çekebilir