Makyavelciliği Düşünmek: Amaç Araçları Meşrulaştırır mı? - Fatma Ülkü Selçuk  (Sosyoloji, Dr.)

Makyavelciliği Düşünmek: Amaç Araçları Meşrulaştırır mı? - Fatma Ülkü Selçuk (Sosyoloji, Dr.)

A+ A-

Dalgaları temaşa etmeyi çok seviyorum. Görsel ve işitsel bir şölen veriyorlar. Büyük nimet diyor, her seferinde şükrediyorum. Öyle doğrudan, öyle varlığımıza dokunuyor…

Karaburun’dayım. Dalgalara baktım bugün ve yine şükrettim. Varlığın sedasını ta hücrelerimde hissettim.

Anılarım canlandı. Bodrum’daki evimizde adeta sözleşmiş gibi her gün batımında buruna gider denizin kokusunu, kayalara vuruşunu, güneşin gökyüzünde ve yeryüzünde oluşturduğu tonları seyre dalardım. Yaşamı, iliklerimde hissederdim. Birkaç ay önce, hafif varyantıyla olsa gerek, bir korona geçirdim, tıkanıp nefes almakta çok zorlandığım oldu, burada anlıyorum ki koku duyum tamamen gitmemişse de denizin kokusunu eskisi kadar alamıyorum. Buna da şükür diyorum.

Sonra düşünüyorum, yaşamı olabildiğince doğrudan, sevinciyle hüznüyle iliklerimizde hissetmek varken neden zaman zaman hesabi ve oyuncu yanımız baskın çıkıyor?

Bir özel üniversitede öğretmenliğe başladığımda ilk verdiğim derslerden biri Sosyal Psikolojiydi. O zamanki rektör bana demişti ki “Seni joker gibi kullanacağız, ihtiyacımız olan derse gireceksin”. Rektörler değişti, yeni dekanlar geldi, alınış nedenimi hatırlayan kalmadı, fakat oradan oraya farklı derslerde istihdam edilmem yıllarca değişmedi. Muhtelif konuyu anlayabilmem için de vesile olmuş, geriye dönüp baktığımda şükrediyorum.

Sosyal Psikolojiyi yirmi yıl kadar önce verdiğimde David G. Myers’in Exploring Social Psyhology kitabından konular okutmuştum. Anlatırken ayırdına vardığım, beni üzen bir mesele, günümüzde beyin yıkama olarak adlandırılan faaliyet idi: insanların nasıl da hassasiyetleri üzerinden belli gruplara dahil edildiği ve saire; kitapta sonrası yazmıyor tabii…

Öğrencilerimi aklımca uyarmıştım o zamanlar. Bu teknikler reklamlarda da kullanılıyor. Ancak özellikle din içi veya dışı hiç fark etmez, çeşitli gruplara dahil edilme süreçlerinde… İnsanlar, özellikle duygusal olarak zayıf hissettikleri dönemlerde, sarıp sarmalanmaya daha çok ihtiyaç duyabiliyorlar. Kendileriyle benzer deneyimler yaşayanlara, benzer davranış örüntüleri gösterenlere de çekilebiliyorlar. Sonraki okumalarımdan anladığım, kişiliğe ve içinde bulunulan ruh haline göre taktikler değişebiliyor. Bir de insan, katkı yaptığı yere tuhaf şekilde daha çok bağlanıyor. Aşama aşama bağlılık, bağımlılığa dönüşüyor. Kişi, tedricen, benliğinden, çevresinden koparılıp bu grupların parçası haline geliyor, her zaman olmasa da çoğu zaman başı çeken kişi veya kişilere kul köle oluyor.

Birçok canın elinden, dalgaların varlıkla bütünleşen notalarını duyumsama olanağı kayıp gidiyor. Adeta ruhları, beyinleri çalınıyor. Hesabi duruşlu bu kişi ve grupları aile ediniyor. Kimisi ise zaten hassas ortamlara, travmatik deneyimlere doğuyor. Yersiz, yurtsuz haldeyken, bir damla sevgi, güven gördükleri insanların içine çekiliveriyorlar. Varlıklarını sürdürebilmek için yeni ailelerine muhtaç, yaşamlarını, kendilerini sarıp sarmalayanlara minnet duyarak büyüyorlar. Varoluşlarını bile başkalarının dolayımıyla hissedebiliyorlar. Bir noktadan sonra, onların aracı haline geliyorlar. Kimisi doğar doğmaz, kimisi ise ellisinden sonra işte böylece araçlaştırılıyor.

Amaç ne diyecek olursanız, kimisinin pek yüce addettiği amaçları olduğunu görürsünüz. Bazısı, dünyanın düzgün bir yer olması için böyle alengirli yollara başvurduğunu söyleyecektir. Kimisi, hangi ülkeden olursa olsun, ülkemin milletimin devletimin çıkarları için diyecektir. Başkaları ise dini grubunu veya sözde aydınlanmış grubunu yüceltmek üzere, bazısı sınıfsız bir toplum kuracağız diye, bazısı ise bilimin veya özgürlüklerin hükmettiği bir dünya peşinde olduğumuzdan diyecektir.

İnsan varoluşu, amaç için dürüst olmaktan uzak araçları meşru gören ellerde nesneleşecek, şu ya da bu hedef doğrultusunda birilerinin oyuncağı haline gelecektir. Gencecik veya hassas dönemini yaşayan canların oyuncak haline dönüşmesi, içimde isyan duyguları uyandırıyor. Hüzün, böyle anlarda ruhumu kaplıyor.

Amaç için araçları meşru görmek, galiba Makyavel’den epey öncesine dayanıyor. Anlattığım durum, esasen, iyi niyetin kötü niyetin ötesinde bir hal. Amaç pek ulvi bile olsa, dalgaları hissetmek için bile sözde bir guruya, hocaya, üstada, ne derseniz işte öyle bir dış varlığa ihtiyaç duyacak kadar öz varlığına yabancılaşmak, yabancılaştırılmak… Galiba buna dayanamıyorum…

Hesabilikten uzakta, doğrudanlığın, açıklığın, varlığın sedasının olduğu gibi nöral ağlarımızda titreştiği bir yaşam arzusuyla, kalın sağlıcakla…

Fatma Ülkü Selçuk 04.09.2022

 


Kaynakça

Görsel Kaynak

Karaburun’da Dalgalar (4 Eylül 2022’de Fatma Ülkü Selçuk tarafından çekilen fotoğraf)

04-09-2022
Konuk Makaleler

Konuk Makaleler

info@medyacuvali.com

Diğer Yazıları

Bu yazılar da ilginizi çekebilir