Düşünce Bulutu...
Bazen sessizlik istersin. Kendini daha iyi hissedebilmek hatta tanımak için.
Her şeye yeniden, sıfırdan başlamak gibi. Yeni bir ben olacakmış gibi.
Bu sefer hatasız, bu sefer mükemmel.
Çünkü hatalarından ders çıkarttın. Aynı hatalara düşmezsin gibi gelir.
Ama hatırlatan bir şey olduğunda, yalnız anında hadi sohbet edelim der gibi bakar iç sesin sana. Kovsan da gitmez, ondan kaçamazsın.
Kararlarını sorgulatır. O zaman böyle demiştin, şunu yapmıştın diyerek.
Kafamızda keşkelerimiz, iyi kilerimizle dolu bir düşünce bulutu var aslında. Her zaman seninle birlikte olan ve çoğu zaman da görmezden geldiğin. Hiç aklından çıkmayan, devamlı konuşan düşünceler. O düşüncelerden oluşan bulutları tek tek patlatalım hadi.
Bulutları patlatırken iç sesin seninle birlikte olacak. O ne zaman sustu ki zaten. Seni yargılayan, seni destekleyen, bazen dost bazen düşman olan o iç sesin konuşmaya devam edecek her zaman.
Peki düşündüğünde savunma mekanizman nasıl çalışıyor? Kendince nasıl bir açıklama buluyorsun?
O an bunu yapmam gerekiyordu demek mi?
Keşke olmasaydı pişmanım demek mi?
Ya da iyi ki de olmuş, yaşanmış demek mi?
Tek bir olay için bile aslında bu üç cümleyi de kuruyoruz. Önemli olan o süreci atlayabilmek. Sadece o an da takılı kalırsan hayat akmaz senin için.
İyi ya da kötü hayatın bize getirdiklerini kabullenmek gerekiyor.
İç sesinle kavgayı bırakıp dost kalmak gerekiyor.
Kendine yüklenmeyi bırakmak gerekiyor.
Böyle olsaydı şöyle olsaydı demekten vazgeç.
Her şey her zaman kontrolünde olamaz.
Olması gerekiyordur ve olmuştur. Çünkü; dünya olduğu gibidir.
Sadece kabullenmek.
Bu kadar basit işte!
Kaynakça
Görsel Kaynak: www. pexels.com