
Biliyorum bu hissi!
Daha öncesinde okuduğunuz bir kitapla ilgili soru geldiğinde cevap veremezsiniz ya. Okumuşsunuzdur okumasına. Ama yorum yaparken bi yutkunursunuz. Karşınızdaki söyledikçe hatırlarsınız detayları.
Kişiler, olaylar unutulur ama hisler kalır geriye. Kitabın son sayfasını okurken yaşadığınız duyguyu, kapağını kapatırken onun size hissettirdiklerini unutmazsınız.
Tavsiye ederken de hep o histen bahsedersiniz. Beni çok etkilemişti dersiniz. Ama konusu neydi, karakterlerin isimleri neydi gider aklınızdan.
Öncesinde dinleyip çok sevdiğiniz bir müziği zamanla unutabilirsiniz. Ne sözleri ne melodisi kalır aklınızda. Bir şarkı vardı ya dersin gerisi gelmez. Aylar belki de yıllar sonra dinlediğinde ezbere söylersin sözlerini. Hatırlamaya çalıştığım şarkı buydu dersin. Küçük bir tesadüfe bakar her şeyin canlanması.
Hayat da böyle bir şey değil midir? Kişiler, mekanlar unutuluyor ama hisler daima kalıcı.
Belki de biz her şeye bir anlam yüklüyoruz. Kötü bir tecrübeyse yenisine gerek yok düşüncesiyle hareket ediyoruz. Yoğurdu üfleyerek yemek gibi. Ona benzeyen bir şeyi gördüğümüzde direkt aklımıza önceki tecrübenin gelmesi kontrolünde olan bir şey değil ki.
Karşındakinin sana ne söylediğini ne yaptığını unutursun ama verdiği acı hala canını yakar. O hep taze kalmıştır. Sonra bir tesadüfle gün yüzüne çıkar senin ötelediklerin.
En iyi çocukluk arkadaşını yıllar sonra görmek de öyle bir his. Onu gördüğün an gözlerinden tanırsın. Şimdiki o ve çocukluktaki o aynı kişi mi hala demeden mutluluk yerleşir yüzüne. Aynı çocukluk hissiyle, zihnindeki güzel anılarla ona koşarsın.
Yaşanılanlar geçip gidiyor. Sizde bıraktığı duygular misafirliğini sürdürüyor. Hiç gitmeyecekmiş gibi.
Bazen bir kitap bazen bir şarkı…
Seni alıp bambaşka yerlere götürür. Hissettirdiklerine bin anlam yüklersin.
Ve sonra ne olur biliyor musun?
Her o kitabı gördüğünde
Her o şarkıyı dinlediğinde
Onunla tanıştığın ilk anı hatırlarsın.
Zihnin hep o anda asılı kalır. İyi de olsa kötü de olsa ilk his unutulmaz.
Kaynakça
Görsel kaynak: www.pexels.com