Hoşçakal…

Hoşçakal…

A+ A-

Öyle anlar vardır ki bir görüntü tüm hayatını değiştirir. 

Geçmişi sildiği gibi geleceği de yok etme gücüne sahiptir.  O an şaşırmaktan başka bir şey yapamazsın da.

Her şey tüm gerçekliği ile önünde olsa bile inkar edersin. Gördüğün an adını koyamasan da hissedersin bazı şeyleri. Nefes almak zorlaşır, canın yanar.

Her şeyin bir anda değişmesi fazla hızlı gelir. Gerçekliğinden şüphe duyacak kadar hem de.

Ama olanları kabullenmek, sindirmek kolay olmaz. Kulaklarını tıkasan karşındakini susturabilecek gibi ya da  gözünü kapatsan hiç olmamış gibi gelir o an. Çünkü böyle bir şeyin mümkün olabileceğine hiç ihtimal vermezsin.

Canının yanacağını bilsen bile son kez yüzleşirsin. Çünkü ancak böyle yoluna devam edebilirsin . Kapının kapatıldığını görsen bile sen hep aralık sanmışsın ya bunca zaman. Her şey bu yüzden zor gelir işte.

Hiçbir şey planladığın gibi hayal ettiğin gibi olmayacak bu hayatta. Bir an gelir ve sen ne olup bittiğini bile anlamadan her şey son bulur.

İçindeki kocaman bir umut ağacı yapraklarını dökmeye başlar. Önce yavaş yavaş sonra aniden gelen bir rüzgarla hepsi birden gider. Elinde tek bir yaprak bile kalmaz. Seninse tek yapabildiğin; o ağacın altına çöküp savrulan yaprakları izlerken hoşçakal diyebilmek. Çünkü sen yaşadıklarının  bir mucize olduğuna inanmışsındır. Öyle kolay bitmez, kaybolmaz sanmışsın bunca zaman. Ama sen farkında bile değilken yol bitmiş, her şey bitmiş.

 

Bir kitap ismi gibi aslında hayatının özeti:

“Hayat kaybettiğin yerden başlar”

 

Ve şimdi;

Güvenle bir ağaca sırtını dayamaktansa kendin kök salıp ağaç olmayı dene. Savrulan yaprakların inadına, baharı kendin karşılamayı iste. Ancak böyle geçmişi unutup önüne bakabilirsin.


Kaynakça

www.pexels.com

13-12-2021
Gülçin Kahraman

Gülçin Kahraman

Sosyolog

Düşünce ve hayallerin birbiriyle yarıştığı dönemler yapabileceğiniz en iyi şey, onları yazmaktır. Ben de öyle yapıyorum.

khrmnglcn@hotmail.com