Aynı Ben…
Sanırız ki; her kitabın ya da her filmin başı güzelse sonu da öyle biter. Çünkü; başı güzelse neden güzel bitmesin ki? Baştan o umudu vermiştir bize. Bu kadar basit düşünürüz aslında.
İlk andan itibaren sizi kendisine çeken filmlere ya da kitaplara baktığınızda dikkat çeken şey nedir? Hiç düşündünüz mü? Kendimizden bir parça bulduğumuz için etkilenmiş olabilir miyiz?
Belki bir karakteri kendimize benzetiriz. Tavrı, gülüşü, bakışı her neyse o an yakın gelen. Belki yüzü belki karakteri…
Belki de bir olayı kendi yaşadığımız bir olaya benzetiriz. Benim başıma da bu gelmişti dediğimiz anlar olur. Asıl merak o zaman başlar. Bakalım o ne yapacak, sonunda neler olacak diyerek. O an neye ihtiyacımız varsa onu gidermesini bekleriz daha doğrusu.
Bazen sadece gülmek, gülebilmek için… Bazen de bir tavsiye alabilmek için kim bilir.
Kendinden bir şeyler buldukça dikkatini daha çok verirsin. Ne kadar gerçekse o kadar samimi gelir ya insana.
Hayranlıkla başrollerin hikayelerine bakarız. Neler yaşadığına, neler atlattığına bakıp sonu tabi ki mutlu bitmeli deriz. Bunca üzüntüye, sıkıntıya değmeli diyerek. Sonuçta çekilen acılar boşa olmamalı değil mi?
Biz böyle düşünüyoruz. Böyle olmasını arzu ediyoruz ya olmuyor işte. Her zaman olmuyor.
Nadirdir mutlu sonlar. Her zaman beklenilen olmaz.
Baş karakterler de ölür, ayrılır aramızdan.
Ve kalanlar devam eder hayatına. Öyle ya da böyle.
Ve sonunda öğrendiğimiz şey:
Her zaman gidenin bir sebebi,
Kalanın bir amacı olur geride.
Kaynakça
Görsel Kaynak: www.pexels.com